Nisan 2015 sayımız… İnsancıl 25 Yaşında

 
1             Umut Engin Deniz – Zeytinimi Kesme (Şiir)2015_04_insancil
 
2             Betül Çotuksöken – Felsefenin Gör Dediği: Kent, Kimlik ve Kültür
Başlıkta, yer alan üç sözcük, kenti ya da insanı, kendimizi sorgulamanın bir aracı olarak görünüyor. Bu üç sözcük/terim aynı zamanda dünya-insan-bilgi ilişkisinin farklı bir anlatımı olarak da değerlendirilebilir. Dünyaya karşılık “kent”, kentler kimliklerini insan ve insanın ürünleri, yaratıları dolayımında kazandıklarına göre, yine kente ve insana karşılık “kimlik”; bilgiye karşılık da, kültürün imsel ya da göstergesel değerinden dolayı ve dille kurduğu bağdan dolayı, “kültür”den söz edilebilir.
 
7             İbrahim İspir – Adam Raporlu (Şiir)
 
8             Çetin Veysal – İnanma ya da İnancın İnsan ve Toplum Yaşamındaki Yeri
İnanma, bilgisel olsun ya da olmasın, bir yargı sahibi olmak anlamına gelir. Bu yargı, önceden tecrübe, deneyim türünden edinilerek sahiplenilen bir yargı da olabilir. Aynı zamanda bu yargı, başkalarının geleneksel ya da ahlaki değerleri olarak bireye taşıdığı bilgi ya da inanmalar olabileceği gibi, bireyin kendisinin doğruluğunu deneyimlediği ya da gözlemlediği veya inandığı bilgi ve inanmalar da olabilir. Demek, kimi bilgiler ve önyargılar da, bir tür inanmalar olarak tanımlanabilir. İnanma ya da inancın her türünün ne türden ilgi, bağlam ve koşullarda olumsuz veya olumlu nitemlerle taşındığının belirlenmesi, inanmanın ne türden işlevleri olduğunun belirlenmesinde önemlidir.
 
11           Mehmet Aydın – Yarıda Kaldı (Şiir)
 
12           Öner Yağcı – Ütopya Nerede?
Ölümsüzlük peşindeki Gılgameş’i, Lokman Hekim’i düşünelim… İnsanlığın gökleri fethetme ütopyası, ilkçağlardan, İkarus’tan beri gelir… Geçmiş yüzyıllarda insanın insana köle olmasına karşı, yüzyıllar sonra büyük şairimizin “yok edin insanın insana kulluğunu” çığlığıyla klasik ve şık bir söyleme ulaşan çağrı, büyük bir ütopyaydı…
 
15           Mehmet Aslan – Savaşın Savurduğu İnsanlar (Şiir)
 
16           H. Haluk Erdem – Aydınlanmayı Yeniden Düşünmek
Batı dünyasının fark ettiği ya da fark etmediği kendine özgü tarihsel körlükleri ve etik kusurları nedeniyle aklın zengin birikiminden kopulmuştur. Bunun sonucunda ne Condorcet ne Hume ne de Erasmus akla gelen isimler değildir. Kurtuluşu cemaatçilikte arayıp demokrasinin gelişeceğini sananlar yanılgı içindedir. Lübnan tarihte önemli bir deneyim olarak örnektir.
 
21           Yekta Güngör Özden – Karanlık (Şiir)
 
22           Berrin Taş – Hep Yolda
                28 Şubat 2015
Okumuş, doçent olmuş bir kadın görevi gereği kazandığı maaşı kendi özgür iradesiyle kullanmıyor. Belki de baskı nedeniyle kullanamıyor. 20 yıldır sürdüğüne göre kadının bu durumu normal kabul ettiğini varsayabiliriz. Tuhaf bir durum ortaya çıkıyor. Kadınların kendi haklarının bilincine varması öyle sanıldığı gibi kolay olmuyor. Hep bedeller ödetiliyor. Her zaman kavga vermek gerekiyor.
 
27           İhsan Can Palta – Metal İşçilerinin Grevi (Şiir)
 
28           Cem Çomunoğlu – Rönesans: Ömer Hayyam’dan Monteverdi’ye İnsanın Aydınlanma ve Birey Olma Savaşımı
Bunun sonucunda insanlığın felsefi ve bilimsel birikimi Arapçaya taşındı ve İslami entelektüel dünyada büyük değişiklikler ortaya çıktı. Böylelikle El-Kındi, Harezmi, Razi gibi büyük bilginlerin yetişmesi sağlandı. Bilim adamlarını ve hekimleri devlet yöneticileri ve kimi tüccarlar korudular. İslam bilginleri özellikle matematik, astronomi, coğrafya, tıp, optik, kimya bilimleri alanında büyük yenilikler, katkılar getirdiler. İşte bu dönem, Avrupa Rönesansı’nın hazırlayıcısı dönem olarak kabul edilir.
 
32           Günova Sezin – Uzun Topluklu Bir Bot (Şiir)
 
33           B. Sadık Albayrak – Halkın Arzuhalcisi
Adını ilk kez dokuz on yaşlarında bir çocukken duymuştum. Doğuya açılan uzak bir İç Anadolu köyünün yaz sıcağında, öğlen saatlerinde radyonun başına toplanıyorduk. Bu günlerde boşa harcayacak beş dakikaları bile olmayan köylüler, tarlada orakla ekin biçmeyi bırakıyor, dağdaki çayırın kurumasına aldırmıyor, günün o saatlerinde radyonun başına koşuyorlardı. Yaşar Kemal’in İnce Memed romanından uyarlanan radyo tiyatrosunu dinlemek için. Günlerce dağa çıkan İnce Memed’i, Hatçe’yi hapisten kaçırışını, Hürü anayı ve Asım Çavuş’u konuşuyorduk. Yaşar Kemal’in, bir olay karşısında, eskiçağ tragedyalarındaki korolar gibi konuşturduğu köylülere benziyorduk.
 
35           Baki Çıtakoğlu – Alfabenin Onsekizinci Harfi (Şiir)
 
36           M. Utku Şentürk – Kadına Yönelik Şiddet Dosyası II
Şiddet uygulama ve şiddete maruz kalma öğrenilen bir davranıştır. En önemli öğrenme kaynağı ise, şiddeti uygulayan kişinin kendi ailesidir. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde, aile içi şiddetin uygulandığı bir ortamda yetişenlerin, şiddet gösterme eğilimine sahip oldukları bulgulanmıştır. Ayrıca şiddetin, toplum tarafından paylaşılan bir değer yargısı (“kızını dövmeyen dizini döver”, “kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” anlayışları ve annesini, kız kardeşini döven erkek çocuğunun itibar görmesi gibi) olarak kabul edilmesi ve kuşaktan kuşağa aktarılması da sosyal bir neden olarak kabul edilmektedir.
 
42           Cumali Karataş – Ah Beni… (Şiir)
 
43           Barış Akkurt – Anadolu Dergiler III
Akkurt’un yazısında bu sayıda Tersakan Toros Yazın-Ekin Dergisi’nden Ali Ozanemre soruları yanıtlıyor.
 
47           Mustafa Suphi – Ömrüm (Şiir)
 
48           Hasan Akarsu – Neşter ve Madalya
Kemal Ateş, 1947 Kırşehir-Kaman doğumlu olup öyküleri, romanları ve dil üzerine çalışmalarıyla tanınır. Veresiye Defteri ve Bir Başka Şehir romanlarıyla ilgi çeken yazar bu kez “Neşter ve Madalya” adlı romanını okurlarına sunuyor. Bu romanın güreşçilerimizin dünyasını başarıyla yansıttığını belirtmeliyiz.
 
50           Fehim Yurdal – Akvaryum (Öykü)
Kadın akvaryumundaki balıkları besliyordu. Bunu yaparken balıkların hep ne düşündüklerini merak ederdi. Acaba bir balık diğerini kıskanır mıydı? Yoksa tek dertleri yemlerden birkaç lokma fazla kapabilmek miydi? Şu kırmızı olanın tek derdi kesin yemek diye geçirdi içinden. Çünkü bir o yana bir bu yana gidiyor, biraz daha yemek için çırpınıyordu.
 
52           Keziban Dernek Buldu – Berrin Taş’ı Okurken
Işığa Doğrulum yapıtını uzun bir otobüs yolculuğunda çizerek notlar alarak, elimin altında bir süre yeniden yeniden okudum. Işığa Doğrulum benden kopamadı. Rafta dizili kitapların arasına koyamadım korktum. Unuturum da bir daha bu kitaba geri dönemem diye… Peki neden Berrin Taş’ın Işığa Doğrulum yapıtını, şiirlerini, İnsancıl dergisindeki yazılarını, Mustafa Özmen’in yeni çıkan kitabı Torosların Kızı Berrin Taş’ı yineleyerek okumak.
 
54           Bize Gelenler
 
55           Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi
                12 Şubat Perşembe
Ataol Behramoğlu’nun Şiir Üstüne Bazı Düşünceler adlı şiirinden başladım ya, bu şiirin gerçekçi sanatın bildirgesi olduğunu söyledim ya, yolum açıldı. Tam açılmadı, ama yolumun tam anlamıyla açılması için 1959’dan 1963’e bölüm deki şiirleri hesaba katmamalıyım. Katmıyorum. Yolum tam açılıyor. O zaman şunu söylüyorum. Behramoğlu’nun şiirleri gerçekçi şiirin başarısıdır. Başarı deyip durmuyorum. Bu başarının anlamı nedir.