İnsancıl’ın Nisan 2013 sayısı çıktı

İnsancıl 2013_04 kapak

1 Hasan Uğur Taşçı – Merhaba (Şiir)

2 Yener Orkunoğlu – Hegel Felsefesinde Yöntem ve Sistem Sorunsalı – I

Birçok sosyalist, aydın ve düşünür, tez-antitez-sentez düşüncesinden hareket etmektedir. Fakat Hegel’in ve Marx’ın diyalektiğinin üçlüye dayandığı iddiası doğru değildir. Hegel, Mantık Bilimi’nde bu üçlüyü ve özellikle sentez kavramını kullanmaktan vazgeçtiğini vurgulamıştır. Çünkü TEZ-ANTİTEZ-SENTEZ soyut şablondur, dinamik süreçleri açıklamaktan yoksundur. Sentez sözcüğünü niçin kullanmak istemediğini Hegel, şöyle açıklar: Sentez sözcüğü, iki ayrı şeyin dışsal olarak eklektik bir şekilde bir araya getirilmesini çağrıştırır. Dolayısıyla sentez sözcüğü sentezi oluşturan bileşenler arasındaki içsel ilişkiyi göstermekten yoksundur.

10 Rahime Henden – Işıyor Gece (Şiir)

11 Öner Yağcı – Ben Kimim?

Coğrafyamızdaki birçok insan gibi göçer bir ailedenim. 1951 yılının başlarında Tokat Zile’de doğmuşum. Babam parasız yatılı olarak okuduğu Adana Ziraat Okulunu bitirdikten sonra oto tamircisi olarak Kırşehir-Malya Devlet Üretme Çiftliğinde çalışmaya başlayınca oraya göçmüşüz. Zile’nin köylerinden olan annemle babam oradan Yozgat’ın Yerköy ilçesine göçmüşler.

13 Ebru Gonca Barut – İnsanca (Karikatür)

14 B. Sadık Albayrak – Gerçekçiliğe Katkı / Gerçekçilik Savaşında “Estetik Kalkışma”

Şunu söylemeye çalışıyorum; gerçekçilik savaşından habersiz olarak devrimci savaşımda başarılı olmak mümkün değildir. Devrimci savaşıma katılanların, çok zaman yitirmeden, gerçekçilik okulunda eğitim görmeleri şarttır. Bu eğitimi en iyi gerçekçi edebiyattan alabilirler. Önümüzde kitaplıklar dolusu gerçekçi roman, şiir, öykü kalıtı vardır; evrensel ve ulusal ölçekte.

16 Tahir Şilkan – Gerçekçiliğe Katkı / Edebiyatımızda Gerçekçiliğin Yüz Akı: Orhan Kemal

Orhan Kemal’in yapıtları okunduğunda, günümüzde de çok tartışılan pek çok tarihsel olgunun yanıtını öğrenebilir okuyucu. Yapıtlarıyla; ülkemiz toplumunu, insanlarını, olayları eleştirel bir bakış açısıyla, gerçekçi ve başarılı bağlantılarla öyle anlatır ki; okuyucu bu yapıtları okuduktan sonra azımsanamayacak bir toplumsal bilinç kazanmış olur.

19 Hüseyin Kandil – İnsan Öğrenmek (Şiir)

20 Berrin Taş – Hep Yolda

22 Şubat 2013
Kadın her türlü soruna karşın yaratıcılık yoluna girdi diyelim. Bu kez de erkek egemen bakış yaratıcılık alanında kadına soluk aldırmaz. Somut olarak yaşadıklarımı birçok kez yazmıştım. “Kadının şiir yazmasına gerek yok, kadın kendisi şiirdir” diyerek yaratıcılığı küçümseyen tutumlar çok gördüm. Bir de beni övmek isterken cinsiyetimi küçümseyen, şiirlerimi beğenmesini “bendeki erkek genine” bağlayan oluştu. “Kadın şiir yazamazmış da ben yazdığıma göre bende erkek geni varmış.” Mış mış da mış mış.

24 Lami Yiğit – Son (Şiir)

25 Ahmet Doğan – Matematik Zor Güzel

Matematik korkusu yaygındır. Birçok matematikçi, “matematik zor değildir” hatta “matematik kolaydır” diyerek bu korkuyu yok etmeye çalışır. Sanki kendisi kolay öğrenmiş gibi. Yıllar önce “matematik öğrenmek kolaydır” diye söze başladığımda bir öğrenci, “size göre kolay tabii” diye karşı çıktı. Haklıydı. Ve o gün bugün “matematik kolaydır” demedim.

27 İbrahim İspir – Kuş Gibisin (Şiir)

28 Hasan Akarsu – Yeni Gökler Bekler Seni

Baha Çıtakoğlu, genç ozanlarımızdan olup “Yeni Gökler Bekler Seni” adlı ilk şiir yapıtıyla okurlarına ulaşıyor. Yapıta önsöz yazan Berrin Taş, Çıtakoğlu’nun şiirlerinde, “süzgeçten geçirilerek damıtılmış duygular dikkati çekiyor” derken, şirindeki “ince ironiyi” de anımsatıyor.

29 Asım Öztürk – Acımsama (Nostalji) Değildir Şiir

Geleneksel şiire baktığımız zaman hemen hemen büyük çoğunluğunda örtülü de olsa bir öyküden, bir yaşanmışlıktan izler buluruz. Okuduğumuz her şiirden sonra bizdeki birikimlerle birlikte, ana çağrışımlardan yola çıkarak o şiire ilişkin bir öykünün kurgusunu belleğimizde hemen yazıp ona göre duygulanımlara gireriz.

31 Zeynep Yağmur – Bu Toprakların Kadını (Şiir)

32 Baha Çıtakoğlu – Semaver’i Bir İşçi Öyküsü Olarak Okumak

Fethi Naci, Sait Faik’in bu öyküde yanılgıya düştüğünü, gerçeklikten çok, düşten hareket ettiğini söylüyor. Sait Faik’in yanılgıya düştüğü doğru değil. Fethi Naci, anlamamış Sait Faik’i de Semaver’i de. Grevsiz bir fabrika olabileceği, gelmiyor Fethi Naci’nin aklına. Bunun düşünü kuramıyor. Düşsüz eleştirmenin, açımlamayan yorumlarına dönüşüyor bu öykü üzerine yazdıkları. Asıl kendisinin yanılgıya düştüğünü görmüyor.

38 Hasan Çapik – Böyle Kazanılır Dünya (Şiir)

39 İsmail Afacan – Yeni Göklerde Söz Dokumak

Çıtakoğlu’nun gündelik yaşamdan güncel politik sorunlara kadar geniş bir yelpaze ve Kıbrıs’tan Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyadan dokuduğu şiirlerinden oluşuyor “Yeni Gökler Bekler Seni.” İlk kitabın isminden de anlaşılacağı üzere gökyüzüne, yeni ufuklara yapılan keşiflerle şiirleri kuruyor Çıtakoğlu.

40 Özden Özütemiz – Sabiha Sertel: İnatçı, Kararlı, Yılmaz Bir Aydın Kadın – I

Sabiha Zekeriya Sertel, Büyük Mecmua’da giyinme/örtünme, okullarda kadın-erkek birlikte eğitim, kadının çalışma hakkı, seçme seçilme hakkı gibi konularda yazar. ‘Türk Feminizmi’ başlıklı yazısında batılı kadınlarla Osmanlı kadınını karşılaştırır, neden Batılı kadının başarılı olduğunu sorgular.

44 Ebru Tutu – Yara (Şiir)

45 Bedriye Korkankorkmaz – Maria Grubbe ile Kadın ve Erkek Üzerine Ruhsal Çözümleme – I

Bir duygunun, bir düşüncenin bir yazarın izini sürmeyi alışkanlık haline getiriyorum. Ben şair Rilke’nin izini sürüyordum o da Danimarkalı şair/yazar/bilim adamı Jens Peter Jacobsen’in izini sürüyordu. Bir dahi olan Jacobsen’e uluslararası ün kazandırmış iki yapıtından (Nils Lyhne) birisi olan Marie Grubbe ile de bu vesileyle tanıştım. Otuz sekiz yaşında tüberkülozdan ölen yazar insanlığın kütüphanesine birçok eser armağan ediyor.

52 Berrin Taş – Duygunun Altın Terazisi (Şiir)

53 Fehim Yurdal – Sipariş (Öykü)

Derin bir oh çekti ve arkasına yaslandı. Bir haftanın daha sonuna gelmişti. Günlerden cumaydı, saat beşe geliyordu. Bilgisayar ekranında bu akşam gidecekleri klasik müzik konseri hakkında bilgi vardı. Fazıl Say’ın konuk sanatçı olduğu ve haftalardır beklediği bir konserdi.

57 Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi

14 Şubat 2013
Burda temel kavram, kavramsal çerçevemiz. Bu evrende ne varsa, o nesneyi ancak kavramsal çerçevemizden geçirerek algılayabiliyoruz. Kavramsal çerçeve, sorun burda. Kavramsal çerçevemiz darsa, ya da yanlış kurulmuşsa ne kendi varsıllığımızı, ne de öbür insanın varsıllığını görebiliriz.