1 Berrin Taş – Barış Zinciri (Şiir)
2 B. Sadık Albayrak – Shakespeare’in Venedik Taciri Oyununda Sözleşmenin Gücü
Shakespeare’in Venedik Taciri oyununda bir borç sözleşmesi oyunun temel ilişkisini oluşturur. Bu incelemede oyunun dramatik omurgasını oluşturan bu hukuki ilişkinin çözümlenmesine çalışılacaktır. Bu ilişkiye bağlı olarak çeşitli toplumsal konular ve değerler oyun boyunca gündeme gelir. Oyunun tefeci karakteri Shylock bir Yahudidir; Hıristiyanlığın egemen olduğu bir toplumda, on altıncı yüzyılda Yahudilere nasıl davranıldığı, onlarla ilgili toplumsal düşünüşten kaynaklanan yargılar oyunda ağırlıklı bir yer tutar.
10 Molla Demirel – Gül Ağlar (Şiir)
11 Yusuf Ziya Bahadınlı – Ben Kimim?
Binlerce yıl önce Anadolu’ya gelen Oğuzlar’ın zengin olanları, mevcut göçebe kültürünü İslâmlığa dönüştürerek, önce Mezopotamya’ya, sonra da Anadolu’ya akın etmişler. Yoksullar da kendi “göçebe” kültürünü o zaman yeni beliren Bâtınî geleneğine ekleyerek yollarına devam etmişler.
Benim o zamanki dedelerim yoksulmuş ve biz hep öyle kalmışız.
16 A. Murat Özhan – Direnişten Devrime (Şiir)
17 Hasret Yeşilbaş – Gerçekçiliğe Katkı / Ruhan Mavruk’ta Gerçekçilik
Bu yazımda gerçekçiliğe önemli katkılar sunan, toplumun sorunlarına sırtını dönmeyen, sistemin parçalamaya çalıştığı insanı sanatına konu eden bir şair/yazar tanıtacağım; Ruhan Mavruk…
Ruhan Mavruk(1956-…) emek savaşımının içinde bir sanatçı. Daha güzel bir dünya düşleyen, bunun için yalnızca örgütlü gücün yetmeyeceğini, sanatsız bir savaşımın eksik olacağını savunan bir şair/yazar. O, bu savaşını hem masa başında hem sokakta sürdürüyor.
20 Berrin Taş – Hep Yolda
6 Ağustos 2013
Süreci dün İnsancıl’da bilgisayar ekranından izledim. Yanan tarlalar, mahkemelere alınmayan tutuklu yakınları, ne için verildiği belli olmayan cezalar. Daha doğrusu ne için ceza verildiğini cezalandıranlar biliyor da bizler bu durumu kabullenemiyoruz. Kuşku götürmez bir biçimde bildiğim tek doğru, adalet yokluğu. Particilik anlayışıyla yönetilen devlet. Tutuklanan adalet.
23 H. Tuğrul Aksoy – İnsanı Katmazsan / Satırlarda Arama (Şiirler)
24 Yusuf Çotuksöken – Yetenek Üzerine (Deneme)
Ele avuca sığmayan kavramlardan biri de, “yetenek”, öbür adıyla “kabiliyet”. Belki bu nedenle dört dörtlük, kesin bir tanıma oturtulamıyor. Ama biraz derinden düşündüğümüzde, yeteneğin gerekli ve yeterli koşullarını bulmakta umarsız olmadığımızı anlarız.
Bana göre yeteneğin gerekli koşulu “yaratıcılık” gibi görünüyor. Tabii bu yaratıcılığın içinde “özgünlük”ü de anmak gerekiyor. Yeterli koşulları arasında da “duyarlık, iyi bir eğitim, doğru hedeflere odaklanmış planlı çalışma, sabır vb”yi sayabilirim.
27 İlker Gören – Korkarken (Şiir)
28 Aylin Yıldız – Eastbourne Kentine İlişkin İzlenimlerim – I
Burada günden güne gevşediğimi duyumsuyorum. Meğer İstanbul ne çok gerginlik yüklemiş üstüme. İnsan kalabalığı, ulaşım zorluğu, gürültü kirliliği, işe gidilirken ve dönülürken harcanan çaba… Tüm bunlardan ötürü insan, zaman içerisinde düşünmeden yalnızca koşuşturan bir varlık biçimine geliyor. Böyle bir durumda kendimize yaşam alanı yaratamadığımız zaman yitirdiğimiz çok şeyler oluyor. İşte Eastbourne’de gezinirken gerginliğimi yavaş yavaş sessiz sokaklara bırakıyordum.
31 Hüseyin Kandil – Eylül Yarası (Şiir)
32 Hasan Akarsu – “Estetik Kalkışma” Üzerine
Eleştirmen, yazar Cengiz Gündoğdu, “Taşkıran”adlı, iz bırakan eleştiri yapıtından sonra “Estetik Kalkışma” adlı yapıtıyla ses getiriyor. Yapıtı üzerine yazdığı sunu yazısında, bu çalışması için “Zamansız Kitap” diyor. Zamanında yayımlanmadığını, zamanının geçtiğini vurguluyor.
34 Asım Öztürk – Ben’in Sözcüklere Dönüşen Halidir Şiir
Bir çığlıkla başlayan bu yolculuğun derin girdaplarında uyuyan, olumlu ya da olumsuz o kadar çok anlar vardır ki bunların birçoğunun siz de ayırdında değilsinizdir. Yaşamın o sürgitliğindeki çabukluk, karelerindeki görüntülerin ne olduğunu bilmeden ama belleğinizin her saniyeyi büyük bir özenle çektiği, saptadığı o anlar vardır ki, onları çoğunlukla dillendirmeyiz.
35 Ebru Gonca Barut – İnsanca (Karikatür)
36 Hasan Çapik – Gün Neyi Söyler Bizlere (Şiir)
37 Tahir Şilkan – Sabırsız Yürek ya da Merhamet
Öncelikle, Can Yayınları’nın tanıtım yazısının altı çizili sözlerinin roman içeriğiyle bir ilgisinin olmadığını belirtmek gerekir. Gerçekte, Zweig’in bütün yazdıkları, insanca duyguların harika bir betimlemesidir ama Sabırsız Yürek romanının giriş ve sonundaki birkaç cümle dışında romanın savaşla, savaşın sonuçları, dehşetiyle bir ilgisi bulunmamaktadır.
40 Mustafa Göksoy – Kurtuluş (Şiir)
41 Kadir Mısırlıoğlu’nun Yanlış Türkçe Sevgisi
Bir süredir Nurullah Ataç’ın kitaplarını okuyoruz İnsancıl Atölyesi’nde. Bu okumalarda N. Ataç’ın dilin yani Türkçenin doğru kullanımına yaptığı vurgu, bende, dile, Türkçeye karşı bir duyarlılık yarattı. Artık elimden geldiğince yazarken, konuşurken dili doğru kullanmaya özen göstermeye çalışıyorum. İşte böylesi bir dönemde bir kitap geçti elime. Kadir Mısırlıoğlu’nun “Doğru Türkçe Rehberi yahud bin uydurma kelimeyi BOYKOT” (Sebil Yayınevi, İstanbul, 2011) adlı kitabı.
45 Eda Çığırlı – “Ne Duyduysan Yalan” (Şiir)
46 Mehmet Akkaya – Varlık, Düşünce ve Dil Bağlamında Haziran Halk Ayaklanması, İdeoloji ve Üslup
Haziran Ayaklanması, dinamik bir süreç olarak kendini duyurduğu andan itibaren düşünsel planda da birtakım teorik ayaklanmaların kapısını açmış oldu. Tıpkı halkın silkelenmesi, enerjisini siyasal bir güce dönüştürmesi, kendisini yenilemesi ve canlanması gibi varlık durumları, buna koşut olarak ideolojik ve teorik alanda da, silkinme, kendini gözden geçirme gibi durumlara neden olmuştur. Yepyeni olmasa bile yeni fikirlere ulaşmanın, olup bitene farklı bilim ve düşün disiplinleri açısından bakmak ve yorum getirme çabası kaçınılmaz olmuştur.
61 Cafer Yıldırım – Kış Tarlalarından Geçen Irmaklar (Şiir)
62 Nurşen Aydoğan – Dünya Barış Günü (Öykü)
Nurten oturduğu sitenin girişindeki otobüs durağında, otobüsten indi. Derin derin soludu sonbaharı, çevresine bakındı. Renkleri yeşilden sarıya dönen, yer yer kırmızı tonlarında yapraklar sonbahar rüzgarlarıyla yerlere savrulmaktaydı gelişigüzel. “Ne kadar da güzeller, rengarenk” dedi, içi açılıyordu baktıkça, yapraklardan gözlerini alamıyordu. “Daha önce neden farketmemişim?” diyerek sorup durdu kendi kendine.