İnsancıl’ın Ağustos 2013 sayısı çıktı

2013_08_insancil

1             Meryem Fehime Oruç – Ayaklandır Közümüzü (Şiir)

 

2             Esen Özman – “Her Zaman Oraya Dönülür”

Bu meslek ne zamandan beri ayaklara düştü? Belki de önce oradan başlamak gerek. “Bizim çocuk okuyamadı bâri tiyatrocu olsun” noktasından “Ayyy! Tiyatroooo… Ne kadar güzel meslek” noktasına toplum ne zaman taşındı? Sanırım 90’larda. Özal ideolojisinin tavan yap-tığı yıllarda. “Köşe dönücülüğün” yükseldiği süreçte. Devlet kurumlarının köhneleştiği süreçte.

Kapitalist liberalizmin bu boşluktan yararlandığı süreçte.

 

8             Mehmet Rayman – Hava (Şiir)

 

9             Remzi İnanç – Ben Kimim?  

Okumaya erken yaşlarda merak sarmışım. Altı yaşında iken okula gideceğim diye tutturmuşum. Çünkü o yaşta şehirdeki doktor, dişçi, avukat ve bazı iş yerlerinin tabelasını heceleyip söküyordum. Sonra hatırlı birilerinin araya girmesiyle altı yaşında okula kaydım yapılabilmiş.  Okula başladıktan bir süre sonra, evimize gelen giden teyzelerden amcalardan artık masal anlatmalarını istemiyordum. Çünkü dinleme çağını atlayıp, doğrudan, yüz yüze geleceğim masalları bulup okuyabiliyordum.

 

14           Rahime Henden – Melodisi Doğanın  (Şiir)

 

15           Tahir Şilkan – Gerçekçiliğe Katkı: Balzac

Balzac, gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden biridir. Bütün yazdıklarında tutkulu, ihtiraslı insanları ve parayı anlatmıştır. Onun bütün romanlarında paranın değişim-dönüşümü, paranın insan yaşamındaki önemi anlatılır. Romanlarında bütün insanlar durmaksızın hesap yaparlar, şundan şu kadar gelir, şuradan bu kadar hisse senedi, varlık, v.b… Dünyanın her yerinde, dün olduğu gibi günümüzde de herkesin, hepimizin neredeyse sürekli yaptığı hesapları romanlarında o kadar etkileyici, o kadar gerçekçi anlatır ki; anlatılanlar, okuyucusunun belleğinde silinmeyecek açıklıkta, kalıcı olarak yer eder.

 

18           Kerem Nadir – Titreyen  (Şiir)

 

19           B. Sadık Albayrak – Lermontov’un Zamanımızın Bir Kahramanı üzerine bir inceleme

Lermontov’un Zamanımızın Bir Kahramanı romanında Peçorin’in yaşadığı koşullara gösterdiği tepki bir kayıtsızlık tutumu olarak ortaya çıkar. Romanın mekânı, uçurumların kıyısından geçen yollarla, kar fırtınalarının kısa bir mesafeyi aşılmaz hale getirdiği dağ geçitleriyle birbirine bağlanan küçük kasaba ve kalelerin dağıldığı Kafkasya’dır. 1840’ta yayımlanan roman, yaklaşık yüz yıldır bir egemenlik savaşının hüküm sürdüğü bölgenin çatışmalarını sezdirir. Peçorin ya da onun günlüğünü ele geçirip kitaba dönüştüren anlatıcı, her adımda beliriverecek “düşman” namlusunun tedirginliğiyle yolculuk eder.

 

26           Berrin Taş – Hep Yolda

5 Temmuz 2013

Gezi direnişi sürecinde oluşan dili önemsiyorum. Bu dil ötekileştirmeyen, ayrıştırmayan, kendinden başka olanı dışlamayan bir dil. Din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapmayan, yapmak istemeyen bir dil. Bu anlamda kucaklayıcı, sarıp sarmalayıcı. Kitleler üzerinde belirleyicilik kazanması da sahte olmamasından kaynaklanıyor. Kitleler sevgi üreten bu dilin yalan söylemediğini hemen algıladılar. İktidarın yarattığı sorunlar karşısında bunalan değişik çevreler bu dilin bütünleştirici etkisiyle bir araya geldiler. ‘90 gençliği toplumumuz insanına mücadele etme zorunluluğunu anımsattı. Bu topraklarda güle oynaya sevgiyle karnı doyarak yaşamak isteyen toplumumuz insanı kavga vermeden dik ve onurlu yaşayamayacağını anladı.

 

29           Yusuf Çotuksöken – Gençleri Sözü Olanları Dinlemeyi Bilmek

Taksim-Gezi Parkı’nda doğal dilleriyle, beden dilleriyle, çeşitli iletişim araç ve ortamlarıyla (resim, foto, savsöz, karikatür, bayrak, şama, e-mail, facebook, tweet, vd) konuşan, ileti gönderen çoğunluğu 16-25 arasındaki genç insanları, çoğumuz anlayamadık; tv’lerdeki gazeteci, aydın, bilim adamları da çok iyi anlayamadıklarını itiraf etmek zorunda kaldılar, anlamış gibi yapanlar da çıktı. Bu eylemleri terörle eşleştirenler zavallılar (özellikle yandaş medyanın köşeyazarlarınca) bile vardı.

 

31           Arzu Kök – Zamanıdır (Şiir)

 

32           Asım Bezirci – Asım Bezirci’nin Uyarısı

Pir Sultan Abdal Derneği’nin aldığı karar uyarınca, Sivas’ta halk şairi Pir Sultan Abdal’la ilgili bir sanat ve kültür etkinliği düzenlenmiştir. 1-4 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek bu etkinlik için, ilgili ve yetkili makamlardan gerekli yasal izin alınmıştır. Bu etkinliğe, ülkemizin değerli sanatçıları ve şairleri ile uzman araştırmacı, yazar ve bilimcileri çağrılmıştır.

 

34           Özden Özütemiz – Berrin Taş’la Sivas Katliamı’nın 20. yılı üzerine söyleşi

 

37           Karl Marks – Odun Hırsızlığı Yasası Tartışmaları (Çev. Cem Çomunoğlu) 

İyi bir belediye başkanı, orman sahibinin topluma karşı görevini kendisine zarar vermeden yerine getirebilmesi için sorumluluk isteyen bir görevi üstlenmeli ve soylu bir eylemi gerçekleştirmeli.

Orman sahibi eşit haklarla belediye başkanını ahçıbaşı veya başgarson olarak kullanabilirdi. Belediye başkanı için sorumluluğu altındaki mutfak veya kileri gözetmek soylu bir eylem değil midir? Mahkum edilmiş suçlu, belediye başkanının sorumluluğu altında değildir ama polis şefinin sorumluluğu altındadır.

 

42           Asım Öztürk – Ateşe Dokunmaktır Şiir

Uzun yıllar şiirle yakın ilişki kuranlar bilirler ki, şiir hem bir umut kapısıdır, hem de yaşamın içinde geride kalan kapıları kapatıp yürüyüp gelendir. İnsan düşüncesinin ve duyarlılıklarının taşıyamayacağı tüm birikimleri silen, onlara karşı durandır.

Karşı olmanın tek düzeliğinden kurtularak onu daha derinlemesine inceleyen, karşı duruş gerekçelerini doğru ve akılcı yöntemlere oturtarak yönlendirenler; buradan kendilerine yeni bir çıkış kapısını da aralayanlardır.

 

44           Ertuğrul Tiryaki – Bir Taş Ad  (Şiir)

 

45           Halil Yılmaz – Salkım Saçak Keldağ

Yöremizin yetiştirdiği ender sanatçılardan biri de araştırmacı yazar Müslüm Kabadayı’dır. Son çıkardığı yapıtı; Ankara, Adana, Antakya ve yurdun birçok ilinde imza günleri düzenleyerek okuyucusuna tanıttığı “Salkım Saçak Keldağ” öyküler kitabıdır.

 

46           Korkut Köseoğlu – Mithat Paşa’dan Yaşam Dersi

Genç Türkler’e yakın olmakla beraber doğrudan onların içinde olmayan ama aynı ülküleri taşıyan Mithat Paşa(1822-1884), değeri az bilinen bir kişidir. Gerici bir karşı devrimin kurbanı olmuştu. Hiçbir zaman yenilmeyen, yaşamının son anlarına kadar toplumuna, geleceğe sorumluluk bilinciyle davranan örnek bir insandı.

 

51           Ebru Gonca Barut – İnsanca (Karikatür)

 

52           Zeynep Yağmur – Bu Toprakların Kadını  (Şiir)

 

53           Neriman Çelik – Adnan Özyalçıner’in “Yağma” adlı öyküsünün irdelenmesi

Öykü, üçüncü tekil anlatımla yazılmıştır. Yazar, öyküde kentin bir sokağında, sakat, yalnız, umarsız bırakılmış, bir adam üzerinden, kapitalizmin, insanı nasıl yağmaya sürüklediğini anlatır. Direncini yitirmiş, yaşamla ilişkisini kesmek üzere olan işsiz ve topal bir adam, yaşamda seçeneksiz bırakılmıştır. “Yıllardır ona ağırlıklarını duyurmuş olan iç organları…” Yazarın, adamın iç organlarının ağırlığını duyumsayarak yaşadığını belirtmesinden; yıllardır en temel gereksinmelerini bile karşılamaktan yoksun, aç ve yoksul bırakıldığını anlarız.

 

56           Duran Aydın – Bir Kalbin İçyüzü  (Şiir)

 

57           Şermin Yılmaz – Mutlu Olmak  (Öykü)

Bu akşam yolum uzun olacak, diye geçirdi içinden. Ayça’nın gün boyunca ofiste katlandığı can sıkıntısı şimdi de yürüyen bir ofis olan servis aracında sürüyordu. Yolu kısaltmak ümidiyle çan-tasından çıkarıp karıştırmaya başladığı rengarenk magazin dergisinin kapağında, koyu puntolarla yazılmış şu başlık dikkatini çekti.

 

61           Hasan Akarsu – İkinci Cumhuriyetçiliğin Temelleri

Zülâl Kalkandelen, Ankara doğumlu, gazeteci, siyaset bilimci, program yapımcısı olarak tanınır ve Cumhuriyet gazetesinin Pazar Dergi ekinde “Dünyalı Yazılar” köşesinde yazılarını yazmayı sürdürür. “İkinci Cumhuriyetçiliğin Temelleri” adlı yapıtında, İdris Küçükömer’in tezlerini inceler, eleştirir. Bu çalışmasını yüksek lisans tezi olarak hazırladığını belirtir.

 

63           Cengiz Gündoğdu – Teşekkür

14 Mart 2013’te yetmiş yaşıma girdim. Kırk yıl durmadan yorulmadan insan için, sömürüsüz bir dünya için savaşım verdim. Ancak Nisan başında yorgunluk belirtileri başladı. Omuzumda çoktandır başlayan uyuşma dayanılmaz duruma gelmişti.