1 Hülya Köksal – Gözlerin (Şiir)
2 Betül Çotuksöken – Felsefenin Gör Dediği: Felsefe Tarihi: Antropontolojik Okuma 25
Antropontolojinin hümanist metafiziğe ve onun da aydınlanmaya yaslandığını ileri sürebiliriz. Aydınlanma, dışdünyada somut-tekil karşılığı olmayan her kavram gibi, çokanlamlı bir kavram; neredeyse her dönemde kullanılmış, işlevsel kılınmış. Söyleminin her görünümü antropontolojik olan Immanuel Kant’ın (1724-1804) ve çağdaşı Moses Mendelssohn’un (1729-1786) aydınlanmadan ne anladığı, antropontoloji-aydınlanma ilişkisini açık-seçik bir biçimde ortaya koyuyor. 18. yüzyılın aydınlanma yüzyılı olarak nitelendirilmesinde her ikisinin de payı çok büyük.
6 Rahime Henden – Dinginleşir Yüreğin (Şiir)
7 Prof. Dr. Coşkun Özdemir – Stephen Hawking ve ALS
Onu, yaşamını ve bir tekerlekli sandalyedeki yaratıcılığını mucize olarak anmak sanırım yerinde olur. Bu yazıda bu eşsiz bilim adamı ve onun başarılarına engel olmayan hastalığından bahsetmek istiyorum. Böyle bir dehayı anlatma girişimi kuşkusuz eksikler taşıyacaktır.
10 Yusuf Çotuksöken – İlkeler Üzerine (Deneme)
Hep ilkelerden söz ederiz. İş yaşamında, günlük yaşamımızda, kısaca hemen her alanda… Örneğin, “Önce ilkelerde anlaşalım” deriz… “Bizim ilkelerimiz var, onların dışına çıkamayız” deriz, “İlkeli ol!” deriz.
Nedir ilke? “İlke olan”la “ilke olmayan”ı birbirinden nasıl ayırabiliriz? İlkeyi ilke yapan öğeler nelerdir? Yaşamımızda ne ölçüde yer tutar ilkelerimiz? İlkeli davranmak ne gibi kazanımlar sağlar?
13 Berrin Taş – Hep Yolda
22 Mayıs 2018
On gündür sorunlarla boğuşuyoruz. 12’sinde seminerler bitmiş, eve gelmiştik. Bizi Soner getirmişti eve. “Ben çantalarınızı taşırım” dedi. Asansöre doğru merdivenleri çıkmaya başladık. C.G. hızlı hızlı önden gidiyordu. Ben de arkasından gidiyordum. Eve gidip ayaklarımı uzatıp dinlensem diyordum. Olmadı, dinlenemedim. C.G.’nin dengesi bozuldu, geriye doğru kaydı.
15 M. Güner Demiray – Bahar Sonatı (Şiir)
16 Mürüvet Yılmaz – “Babam Aşkale’ye Gitmedi” Romanında Parrhesia ve Parrhesiastes Kavram ve Eylemleri
İstanbul Özgür Üniversitede her Cuma Cengiz Gündoğdu rehberliğinde Michel Foucault’nun “Doğruyu Söylemek” kitabı okunuyor, tartışılıyor. “Doğruyu Söylemek”, yani parrhesia yapmak deyince durup düşünmek gerek. Hele Foucault’nun parrhesia yapma ölçülerine göre düşünmek gerekirse bir kez değil, binlerce kez düşünmek bir zorunluk. Bu gerçeklikle yüzleşmemek, şöyle kıyıdan köşeden geçmek için, “ne gerek var, herkes doğruyu söylüyor” denebilir. Hatta günümüzde çoğunluğun söylemlerini bir fotokopi makinasından çıkmışçasına benzer kılan anketler gibi herkes doğruyu, hem de hiç çekinmeden doğruyu söyleyeceğim diyebilir.
23 Mehmet Ercan – Ah Gülüm (Şiir)
24 İsmail Kayalıoğlu – Gölgesi Yıldız Dolu Yol Yorgunu Şair; Metin Altıok
Metin Altıok denince aklıma ilk gelen kitap Kendinin Avcısı’dır. Bulmam biraz maceralı olmuştu, ama bu kitapla birlikte benim şairlerim arasında yer almıştı Metin Altıok. 1980’li yıllardan bugüne içimdeki yerini koruyor. Her şairin yeri, değeri ayrıdır, kendine özgü yönleri vardır. Bir de okur olarak kişinin deneyimleri, beğenileri ve söz konusu şairle kurabildiği gönül bağı da önemlidir. Bu bağlamda Altıok’un şiiriyle kolayca kurulan bir yakınlığım söz konusudur.
27 Nusret Karaca – Gedikpaşa’da Bir Han… Babamın Kutuları ve Çocuk Ben…
Önce elindeki çekici masaya bıraktı. Sonra su dolu tenekenin içinden yaklaşık iki üç gün beklettiği kalın köseleyi çıkardı, kuruladı, göğsüne yasladı.
28 İnsancıl’a Mektup
29 A. Çorduk – Hasret (Şiir)
30 Recep Çitikbel – Şair Mürüvet Yılmaz Şiirlerinde Geçmişten Geleceğe Bakış
Şair Mürüvet Yılmaz’ın “Ateşle Erimek Suyla Dirilmek” yapıtı 49 şiirden oluşmaktadır. Özelde ülkesinde yaşanan, yaşanmış sorunları konu yapsa da, tüm insanlığın sorunlarını dile getirir dizelerinde.
Şiirleri gerçekçidir. Yaşamdan damıtılarak, içten olan şiirleri, düşündüren sorgulatan eğiten öğreten niteliktedir. Eşduyum duygusu yaratır okuyanda. Günümüz sorunları içinde boğulup, tekilde kalmadan genelin sorunlarını ele aldığı dizelerinde insan odaklı sorunlar, her koşulda canlı olan yaşanan sorunlardır. Şiirleri gelip geçici değil, başucu kaynağı olabilecek önemdedir.
38 Berrin Taş Şimdi, burda aydınlık
Ütopyanın sözcük anlamına bakıldığında kadınların güzel bir dünya düşünü karşılamakta yetersiz kaldığı görülecektir. Kadınların bu dünyadan istediği çarpıcı, ilginç tasarımdan daha fazlasıdır. Evet, konumuz kadın ütopyaları ama bugün sorunların ortasında yaşayan kadınların düşlerindeki dünyayı ütopya kavramıyla açıklamak yetersiz kalmaktadır.
39 Dursun Yiğit – Dur Geçme (Şiir)
40 Berrin Taş Cengiz Gündoğdu’yla Düşünen Adam Üstüne Söyleşi
“Cengiz Gündoğdu: Düşünen Adam klasik kurgulu bir oyun değildir ama epik de değildir.”
44 Bize Gelenler
45 Niyazi Çalı – Günlük İşler (Öykü)
Ayşe, balkonda sigarasını söndürüp kahvesinin son yudumunu içti. Saatine baktıktan sonra hızlı adımlarla salona girdi. Ütü masasına yeni bir gömleği özenle, yavaşça yerleştiren Canan’ı gördü. Başını beğenmediğini belli eder şekilde salladıktan sonra:
-Daha hızlı olsana be Canan! Bu evde bu kadar oyalanırsak…
48 A. Didem Uslu – 2017 Sonbahar ve 2018 Kış Oyunlarından Seçmeler (4)
Bakırköy tiyatrosu Kardeşlerimi Arıyorum (I call my brothers) oyununu, tavandan sarkan püsküllü silindir şeklindeki sade ve yalın bir dekorla sahneye koymuş. Konunun silindir içi ve dışında geçmesi ilginç olmuş. Büyük oranda sahne önü, yani silindir dışı kullanılmıştı. Silindir içiyse dans eden gençlerin veya patlayan bombalarda kaçan insanların mekanı olmuştu.
56 Cengiz Gündoğdu Yıldız Güncesi
18 Mayıs Cuma
Ben sayrılarevindeyken, emperyalist ABD’yle, kuklası İsrail yüzünden olaylar. Ölüm sayısı 65. yaralı yüzlerce.
Müslümanlar böyle ezik kaldıkta bu olaylar bitmez.
Müslümanların aydınlanma devrimine girişmesi zorunlu. Bu aydınlanma onları kılgısal bakımdan da güçlü yapacaktır. Değilse emperyalist ABD’yle onun kuklası işte böyle yapar. Şimdiye kadar izlenen yol çözüm getirmedi. Getirmez. İsrail yönetimi, kendi eşiti kabul etmiyor bir Müslümanı ya da Arap halkını.