İnsancıl Dergisi Şubat 2018 / Sayı 331

İnsancıl dergisi Şubat 2018 sayısından kesitler:
1 Atila Er – Park Sesleri (Şiir)
2 Betül ÇotuksökenFelsefenin Gör Dediği: Felsefe Tarihi: Antropontolojik Okuma 20
Kendine dönük ilgisi üst düzeyde olan, her şeyden önce kendisiyle olan ilişkisi üzerinde düşünen, bu ilişkiyi dile getiren, söyleminde somutlaştıran Descartes, eylemler ve ilişkiler ağının bir bakıma görünmeyen, ancak bir o kadar da etkili olan arkaplanıyla belli bir hesaplaşma işine girişir ve günlük yaşamın akışının ertelenemeyeceğini bilinçlice hesaba katarak, toplumsal-tarihsel-kültürel olanın karşısında sanki yenilgiyi daha baştan kabul eder
6 Rabia Deveci – Yalnızlık ve Yağmur (Şiir)
7 Cihan Dura – Gerçeğin Bulunması Gözlemle Başlar
Pozitif bilimler olguların gözlemiyle başlamış ve gelişmiştir. Aslında her insan, yaşadığı hayatın gereği olarak gözlemle iç içedir. Her insan doğal olarak gözlem yapmaya yönelir, ancak sistemsiz yapar, bilincinde de değildir. Bu yazının konusu bilinçli olan gözlemdir, bilimsel gözlemdir. Gözlem bilimsel yöntemin ilk aşamasıdır. Bilimsel yöntem kısaca “gözlem ve muhakeme” şeklinde tanımlanabilir. Gözlemde duyular, muhakemede akıl kullanılır.
12 Ebru Tutu – İstanbuli Akşamüstü (Şiir)
13 Tahir ŞilkanŞolohov ve Edebiyatta Ödül Sistemi Üzerine
Mihail Şolohov’un Türkçeye çevrilerek yayınlanan kitaplarından biri, İngilizceden Eser Yalçın’ın çevirdiği, 1983 yılında “de Yayınevi”nce yayınlanan, “Yazarın Sorumluluğu” başlığını taşır. Şolohov’un yazı ve konuşmalarına yer verilen kitapta; Şolohov, kendi eserleri dahil Sovyet Edebiyatı hakkında düşüncelerini ortaya koyar. Çok anlamlı, genç yazarlara yol gösterici, ufuk açıcı yazılar ve konuşmalara yer verilen kitapta, yazarların görev ve sorumluluklarına ilişkin değerlendirmeler vardır.
15 Hayati Asılyazıcı – Darbecilerin Tehditlerine Rağmen Tiyatroyu Nasıl Sürdürdü?
12 Eylül’den önce Şehir Tiyatroları Yönetimi, belirlediği repertuarı uygulamaktaydı. Hiçbir oyundan ödün verilmiyordu. Bir örnek vermek gerekirse Karar 71’in sahnelendiği dönemde Fatih Tiyatrosu’nun yönetmeni Münir Özkul idi.
Karar 71’in oyun kişilerinin bilinen insanlardan oluşması, 1971 olaylarına gelinişinin sosyo-politik eleştirisini geniş boyutlarıyla yansıtıyordu. Oyun; başta sendikalar, siyasal parti üyeler, gençlik örgütleri tarafından olağan üstü ilgi alıyor ve yaşanmış olaylara tepkiler giderek büyüyordu.
18 Çetin Örgen – Tarihe not düşen öyküşirler dizisi: 92 İnce Memed Ağlıyordu
Yaşar Kemal’in sözcüklerini borç aldım yazarken. Öylesine belirginler ki, tırnak içine almadım. Yaşar Kemal’in değerli anısına saygıyla…
19 H. Haluk Erdem – Süreyya Berfe Şiirinde İnsan Gerçekliği
Süreyya Berfe şiiri hakkında yanlış değerlendirmeler süre gelmiştir. Berfe’nin çağdışı bir şair olduğu, şiirinin parlak bir şiir içermediği ve değerlendirmede bir zorluk yaşandığı öne sürülür. Bu yargılara neden olan gerekçe şöyledir: Berfe, ketum bir şair olarak kendi şiiri hakkında açıklama yapmayı istememektedir. ‘‘Kibrin ironik poetikasındaki Berfe’nin çekildiği doğa, aslında kendinde-doğa, sonsuz doğa, yani natura değil, tam tersine yerin altına çökmüş, eski bir uygarlığın kalıntılarındaki teselliye dönüş’’tür.
21 İlkay Soykal – Saksı (Şiir)
22 Yusuf Çotuksöken – Deneyimlerimiz Üzerine (Deneme)
2017 yılının da sonuna geldik, yeni yıla girdik. Koskoca bir yıl daha geçti, iyi kötü binlerce olaya tanık olduk bu süreçte, kimilerini doğrudan yaşadık; ayrıca yaşadıklarımız yanında gördüklerimiz, duyduklarımız da bizde değişik (olumlu/ olumsuz) etkiler bıraktı, izlenimler ve düşünceler, duyarlıklar oluşturdu; tümü bize değişik içerikli bilgiler verdi… İşte buna “deneyim” (eski dilde “tecrübe”) diyoruz.
24 Ali Can – Güle Güle (Şiir)
25 Berrin Taş – Hep Yolda
15 Aralık 2017
Her ay düzenlediğim etkinliklerin birini de Peluşko’ya ayırmaya karar verdim. Bu bir görevdi. Pelin benim yaşamımın içinde benimle birlikte soluk aldığına göre onun şiirlerinin okunmasına da dayanabilmeliydim. Geçen ay Peluşko’nun şiirlerini okuyacağımızı söylerken bir kaygımı da dile getirdim. En fazla ağlarım dedim. Dayanabileceğimden kuşkuluydum. Doğrusunu söylemem gerekirse son bir haftadır geceleri uykumun arasında Pelin’le uyuyup, Pelin’le uyanıyordum. Neler konuşacağımı uykularımın arasında düzenleyip duruyordum.
31 Neriman Çelik – Yarına yürüyeceğim / Kavgayı seçtim (Şiirler)
32 Recep Çitikbel – “Mevsimsiz Fırtına” nın Şairi, Zeynep Alpaslan’la Şiir Yolculuğu
Şairin “Un Çuvalı” yapıtında, 59 şiiri var. Şiirleri, kısa, özlü. Felsefi derinlik gözlemlenir. Doğa, insan, yaşam denkleminde, şiirleri sorgulatıcıdır. Yalın, açık olan şiirleri, berraktır. Şöyle, “sana söylediğine değil, söylemediğine kulak ver” der, Halil Cibran, “Ermiş” yapıtında. Şair de, yüzeyde olanın derininde olanını da yüzeye çıkarır, özne-nesne bağında buluşturarak, karşıtların birliğini, savaşımını yansıtır dizelerinde. Kimi şiirlerini, yazı boyunca sorgulamaya, anlamlandırmaya; şairin, bize, neyi, nasıl, neden anlatmak istediğini görmüş olacağız.
41 Kemal Güler – Üç Noktalı Şiir (Şiir)
42 Hasan Akarsu – Bedriye Korkankorkmaz’ın yeni yapıtları
Ozan, yazar Bedriye Korkan korkmaz, 1965 Bingöl doğumlu olup şiirleri, öyküleri ve kitap tanıtma yazılarıyla tanınır. Yeni iki yapıtından biri “Eski Eser Karanfiller” adıyla şiirlerini kapsar. Diğeriyse “Tinsel Söyleşiler’” adlı deneme yapıtıdır.
44 Bünyamin Durali – Bir Çift Uçurum / Beş Çağ-dışı Soru (Şiir)
46 Sadife İlen – Çetrefilli Pazar (Öykü)
Ilık bir pazar sabahı… Yılmaz’ın bir hafta boyunca iple çektiği gün sonunda geldi. Biraz sonra günün taze ışıklarıyla uyanacak. Kent insanları için pazar gününün başka günlerden ayrı bir anlamı vardır. Pazar günü soluk almak demektir. Her gün erken saatlerde fabrikaların, atölyelerin, şirketlerin, bankaların, devlet dairelerinin yolunu tutan insanların yüzleri yıllar yılı yorgundur, neşesizdir.
50 Zeynep Alpaslan – Aşure ayına (Şiir)
51 Berrin TAŞ – “Karar 71” üzerine söyleşi / Cengiz Gündoğdu; “Biz çok partili yönetimi demokrasiye döndüremedik.”
56 Bize Gelenler
57 Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi
5 Aralık Salı
On beş gün önce Cuma günü… Özgür Üniversite… yazarlık semineri… dil sorununda Ömer Naci’den örnekler veriyorum.
Ömer Naci’nin Türkçenin Felsefe Yolları adlı dört yazısı var… son derece önemli.
“Türkçe son ekli eklemeli bir dildir” dedikten sonra yapım-çekim ekleriyle varsıllaşır. Türkçe matematiksel bir dildir. Söz dizimiyle anlam arasında bağıntı yok. Ömer Naci, şu tümceyi yüz yirmi ayrı sözdizimi biçiminde yazdı. “Erol geçen yıl Avrupa’dan bir araba getirmişti.”
Ömer Naci, Türkçenin bir başka özelliği için şöyle der, “… varlıklara ad vermede sayılabilir ve sayılabilir-olmayan olmayan ayrım yapmamasıdır. Bu sayede Türkçede ‘denizler’, ‘sular’, ‘havalar’, ‘sevgiler’ vb. denebilmektedir.”
Dil-dünya zorunlu uyumu Türkçede yoktur.