İnsancıl Mayıs 2018 Sayısından
1 Hülya Köksal– Dünyanın Çocukluğu Kurtulsa (Şiir)
2 Betül Çotuksöken – Felsefenin Gör Dediği: Felsefe Tarihi: Antropontolojik Okuma 23
Bu bakış, varolma-bilme ilişkisinin neredeyse sırlarını açığa çıkarmak, keşfetmek, bilen-bilinen ilişkisini en sağlıklı biçimde anlamanın yolunun insan-dünya-bilgi/bilgi olmayan ilişkisinden ya da dışdünya-düşünme-dil/söylem ilişkisinden geçtiğini kavramakla yakından ilgilidir. Yüzyıllar boyu düşünenler aslında şunu kavramaya çalışıyorlar: Nasıl oluyor da bambaşka yapıda olanlar, adına “bilgi” ya da “bilgi olmayan” denilen yeni bir yapının, oluşumun içine girebiliyorlar? Yapıca birbirinden farklı olanlar nasıl yeni bir alan ortaya çıkarıyorlar?
5 İnsancıl’a açılan davanın Yargıtay kararı
6 Cihan Dura – Bilimsel Yöntem ve Aşamaları
Bilimsel araştırma yöntemi (kısaca: bilimsel yöntem); gözlem, deney, veri toplama, sınıflama, tanımlama, hipotez, sınama, hüküm verme, teori kurma çok çeşitli düşünme ve işlem şekilleri gerektirir. Onun bu heterojen yapısının bir ürünü, birçok bilimsel teknik almaşığını beraberinde getirmesidir.
Ben burada bilimsel yöntem derken, pozitif bilimlerin kullandığı yöntemi ve bunun genel yapısını kast ediyorum. Bilindiği gibi, pozitif bilimler; yaşadığımız dünyayı, o dünyaya ait olguların gözlem ve deney verilerini temel alan bilimlerdir.
8-9 Yusuf Çotuksöken – Saklambaç Oyunu / Demek ki… (Şiirler)
10 Sevgican Akça – Hannah Arendt’te Kötülük Kavramı
1933’te Hitler’in Almanya’da iktidara gelmesinin ardından, Nazi karşıtı etkinlikler sebebiyle tutuklandı, sonraları Paris’e kaçtı, 1940’da Amerika’ya göç etti. 1975’deki ölümüne kadar 15 yıl vatansız yaşayan Arendt’te bu durumun yaşamsal ve yazınsal yansımalarını görebilmek mümkündür. Dönemin oldukça etkili Nazi subaylarından Eichmann’ın davasında Kudüs’te gönüllü gözlem yapan Arendt, bu dava sonrasında, çarpıcı açıklamalarıyla büyük tepkiler alır. “Halkını hiç sevmedin mi, Yahudileri hiç sevmedin mi?” sorusuna verdiği cevap, onun yalnızca vatan konusunda değil, her anlamda yaşama tavrını ortaya koyar.
14 Berrin Taş – Hep Yolda
10 Nisan 2018
Bana göre estetik kitaplar okumuş olmanın yaratıcılıkla ilgisi yok. Teorik olarak ya da teknik olarak bir şiiri, bir öyküyü, bir romanı yazmanın yöntemleri belki öğrenilebilir ama onun etkisi bir yere kadar. Yaratıcının kendi payını da dikkate almak gerekir. Yaratıcının bakışı, nesneyi kavrayışı, yaşamı, dünyayı algılayışı yaratıcılığını etkiliyor.
22 Emre Küçükoğlu – Veda (Şiir)
23 A. Didem Uslu – 2017 Sonbahar ve 2018 Kış Oyunlarından Seçmeler (2)
BBT’nin Cıngıllı müzikalini (veya müzikli oyununu?) sevdim ama tarihsel bilgide yanlışlıklar ve zamane yorumları var diye tepkisel karşıladım. Hacivat’ın sesi harikaydı. Keşke bir de kanto olsa dedim kendi kendime.
28 Dursun Yiğit – Bırakın Gideyim (Şiir)
29 Recep Çitikbel – Baha Çıtakoğlu’nda Gerçekçi Şiir Gözlemde; Geçmişten Geleceğe Bakış (2)
Dizelerin yeri, yaşamın nesnel gerçekliğidir. Söz, yaşamdan çıkar. Yaşamdan çıkan sözün doğruluğu da sahteliği de yaşamın nesnel gerçekliği içinde, somut gözle görülen, elle tutulan olmasıdır. O zaman söz-öz bağlamının yaşamdaki yeri görülür. Çünkü söz, insanın gölgesidir. Doğru veya yanlış olsa da sözü söyleyen bunun öznesi olduğundan, öznenin neşedeki yerini belirleyen pratik oluyor.
34Ferhat Nitin – Gecenin Gürültüsü (Şiir)
35 Berrin Taş – 2018 Dünya Şiir Günü Bildirisi Şiir İnsanlığımızı Söyler
Ben kendi yaşamından yola çıkarak tür bilincine evrilen bir şairim. İç dünyamı sözcüklerle dışlaştırabilmek istedim. Duygularımın güzelliğine inandım. Bu güzelliği şiirlerimde yansıtabilmeliydim. Bildiklerimi, gördüklerimi, gözlemlerimi sözcüklere dökebilmenin çok kolay olmadığını gördüm.
38 Nurşifa Çayır – Yeryüzünün En Haklısına (!) (Şiir)
39 Prof. Dr. Coşkun Özdemir – Bertrand Russell’ı Algılamak
Bunca kitap yazmış, bunca etkinlik göstermiş, böylesine bilgi yüklü, aktif, canlı bir yaşam sürdürmüş, düşünülebilecek en büyük başarıları yakalamış bir büyük bilim adamı, filozof ve düşünürün, yaşamı tatsız bir proses (süreç) olarak tanımlaması ve onun süregelmesini anlamsız bulması beni o genç yaşımda iyice sarsmıştı.
42 Bize Gelenler
43 Tahir Şilkan – Fakir Baykurt’un Anılarında Mahmut Makal
FakirBaykurt, “Özyaşam” üst başlıklı sekiz ciltlik anılarında, 1994 yılına kadar olan yaşamını anlatır. Ailesi, yaşadıkları, Köy Enstitüsü ve Gazi Eğitim Enstitüsü öğrencilik yılları, yurdun değişik yerlerindeki öğretmenliği, yazın yaşamı, kitapların yazılması, basılması, Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS), yurt dışı öğretmenlik yılları bu yıllar içinde yaşamına giren dostları “Özyaşam”da anlatılan konulardır.
46 Rahime Henden – Ben Kimim?
4 Temmuz 1961 yılında, renkli kelebeklerin özgürce uçtuğu, Giresun Bulancak’a bağlı Arifli köyünde, kâgir bir evde açtım gözlerimi dünyaya. İlkokulu köyümde bitirdim. Cumhuriyetin ilk yetiştirdiklerindendi hocam. O da köyümüzden. Gurbet kuşu oldum sonra, İstanbul göklerinde. “Çile çekmesin kızım” diye ortaöğrenime verdi annem.
48 Fehim Yurdal – Koku(Öykü)
Son gelen bitkisel yağı ilginç buldu. Yağdan bir ölçeği, daha önce yaptığı karışıma ekledi. Karıştırıcıda yeni elde ettiği sıvıyı bir süre karıştırdı, bir damlasını bir kağıda damlattı. Gözünü kapattı, kağıdı kokladı. On saniye kadar bekleyip yeniden kokladı. “Oldu bu kez” diye içinden geçirdi. İşte bu koku sıcak yaz gecesi çam ormanından gelen kokuydu.
50 Müslüm Kabadayı – Toplumsal Aydınlanmamızın Işıldaklarından Mehmet Aydın Anıldı
1923’te Bayat’ta doğan eğitimci ve şair Mehmet Aydın, ölümünün 2. yıl dönümünde Ankara’da anıldı. Ekinsanat dergisinde düzenlenen anmaya yakınları, öğrencileri, edebiyatçı dostları katıldı.
52 Cem Baki Solak – Manav (Öykü)
Keçeye benzer kıvırcık saçları, küt burunlu, sakalı yüzünün neresinden başladığı belli değil neredeyse yüzünün tamamı kıllı, elbiselerini kahverengi bir yağ tabakası kaplamış, önlüğünü beline zorla kavuşturmuş, oflaya puflaya dükkanın kepenklerini kaldırdı, dükkanın önünü süpürdü mü, süpürürken kirletti mi, anlaşılamadı. Bu hareketleri yapmasa elindeki şeyin süpürge olduğunu anlamak imkansız gibiydi.
54 Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi
14 Mart Çarşamba
Bugün 75 yaşına girdim…Berrin Taş’la konuştuk bugün. Dolu dolu yaşadım. Bundan dolayı yaşımı hep unuttum… Bugün birden giriverdim 75 yaşına…
Yaşamın büyük bir bölümü savaşımla geçti. Aydınlanma… bir de gerçekçilik… Belki ben anlatamadım… ya da beceremedim, yazın kamuoyunda bu savaşımım anlaşılamadı.