1 Dilek Yılmaz Özmen – Karanlık (Şiir)
2 Betül Çotuksöken– Felsefenin Gör Dediği:Felsefe Tarihi: Antropontolojik Okuma 24
Deney ve gözlemi varolana yönelmenin olmazsa olmazı olarak değerlendiren Hume, insan zihninin tüm algılarını “izlenim” ve “tasarım” olarak adlandırır. İzlenim ve tasarım arasındaki ayrım da onların yapılanışlarında, kuruluşlarında ve işlevlerinde ortaya çıkar. İnsanın özne olarak varolanla karşılaşmasının sonucunda kurulan ya da yapılanan izlenimlere karşılık, tasarımlar düşünme ediminin ürünleri olarak ortaya çıkarlar. Her türlü bilmenin temelinde algısal ve düşünsel yönelimlerin olduğu da açıktır.
5 Ekrem Ekşioglu– Yakarı (Şiir)
6 Adnan Özyalçıner– Sennur’la Konuşmalar (XI)
Tam elli yılı devirdik seninle. İlk kez birlikte olduğumuz bugün, o geceyle. Benim sen, senin ben olduğumuz gecenin sabahında uyandığımızda. Bugün, bu gecenin sabahında yatağımızda yalnız uyandığımda seninleydim yine. Önceki kırk dokuz yılda olduğu gibi. İlk gecenin heyecanı, mutluluğu, dinginliği içinde. Seninle. Hep seninle. (9/Eylül/1966-9/Eylül/2016)
10 Nurullah Er – Portakal Çiçeği (Şiir)
11 Mustafa Ağaoğlu– Uluğ Nutku’nun Felsefeylemek Kavramı Üzerine Bir Deneme
Uluğ Nutku bir konuşmasına başlamadan önce şu cümleleri söyler: “cümleler gittikçe kısalacak ve günün birinde de bitecek.” İnsanın zamansallığı ve hatta tarihselliğinin de kendini hissettirdiği bu cümleler ile bir gün insanın kendiside mi bitecektir? Belki de insan aslında cümleleri bitmeden neler ortaya koyduğudur. Uluğ Nutku ise bunu da aşan bir iz bırakmıştır. Söyledikleri, eyledikleri ile bunu başarmıştır.
14 Cengiz Bektaş– Yapım (Şiir)
15 İsmail Kayalıoğlu– Kamusal Alanda Felsefe:Adana Felsefe Festivali 2. Kez Yapıldı
İlki geçen yıl düzenlenen Adana Felsefe Festivali, bu yıl ikinci kez yapıldı. Mustafa Günay, Gülsun Dülgeroğlu, Sadık Erol Er, Kerim Caymaz, Eren Erdem’den oluşan Adana Felsefe Festivali Düzenleme Kurulunun girişimleriyle, Adana Büyük Şehir Belediyesi ve Adana Kent Konseyinin ev sahipliğini yaptığı Adana Felsefe Festivali ikinci kez, 5-6 Nisan 2018 tarihlerinde, Atatürk Parkı içindeki 75. Yıl Sanat Galerisi’nde ve Parkta yapıldı.
17 Ferhat Nitin– Gecenin Gürültüsü (Şiir)
18 Mustafa Günay– Bir İmgebilimcinin İncelikli Eleştirileri
Yakın bir tarihte kaybettiğimiz değerli felsefeci Prof. Dr. Ömer Naci Soykan, “Felsefe Hayata Ne Yapar” adlı yazısına şöyle başlar: “Hayat, her şeyi içine alabilen bir kavram; hatta ölüm bile hayattan sorulur. Ölümü hayat açısından bakarak anlamlandırmaya çalışırız.” Ben de bir yazımda yaşadığımız zamanda, “şiddet ve ölüm kültürü”nün egemenliğini dile getirmeye çalışmıştım. Gerçekten de son yıllarda en çok karşılaştığımız ve düşündüğümüz olayların başında “ölüm” gelmektedir. Ölüm Terbiyesi adlı yeni kitabında Zeynep Sayın da “ölüm”e odaklanarak tarihi, insanı ve yaşamı ele alıyor.
21 Remzi Çatak– Darıldı Bana Kuşlar (Şiir)
22 Berrin Taş– Hep Yolda
4 Mayıs 2018
Edebiyat dergilerini yönetenler kendilerine gönderilen şiirleri istedikleri biçimde değiştiriyorlar. Bu konuda birçok şairin rahatsızlık duyduğunu biliyorum. Şairlerin sözcüklerini değiştiriveriyorlarmış. Bir kez şair ağlamaklı bir dille söylüyordu. “Ah kalbim” demiş, sözcük Arapça diye değiştirilip “yürek” yazmışlar. “Ah nasıl da bozmuşlar şiirimi” diyordu.
26 Günova Sepin– 11830 Metrede (Şiir)
27 Bedriye Korkankorkmaz– Sanat Dehasının Yasadışı Çocuğu:Oscar Wilde
“Yoksulluğun öğrettiği nice acı ders var ama en başında başkalarının yüreğinde okuduğunuz geliyor” diyen Oscar Wilde’ın bu türden insanı içten içe sarsan sözleri benim kendisini daha yakından tanıma isteğimi büyütüyor içimde (kamçılıyor?). Ben oldum olası trajik yazgılarına (sına?) başkaldıran, yaşadıklarının kişiliğini yücelttiği sanatçıların biyografileriyle ilgileniyorum. Düşünceleri ile yaşama biçimlerinden dolayı toplumun dışladığı insanlara kucak açma isteyişimin altında yatan nedeni nicedir irdeliyorum.
32 Dilek Deniz Gümüş– Gül Bahçesi (Şiir)
33 Ferhat Özen– Geziden ‘Gezi’ye, kitaptan kitaba bir ikinci bahar!
Hasan Akarsu, Bu kez “Dağın Ardı Deniz” Diyor. Biraz Umutlanalım Diye…
Hasan Akarsu… Ona yazınımızın kalemşoru (Bu sözcüğü sevmesem de) diyebiliriz. Neredeyse kalem oynatmadığı bir dergi yoktur çünkü. Dergi gezginidir. Neden böyledir? Çünkü kanatlandırıcı sözlerle desteklemediği yeni basım bir kitap yoktur ki ona herkesten önce bir hoş geldin, demesin. Yazınımızın güleç yüzlü ev sahibi gibidir.
36 Mustafa Şanlı– Ben, benim ölüşüm (Şiir)
37 Alev Şahin– Karmaşasızlık(Öykü)
Her zamanki gibi aynı saatte uyanmış, havlusunu omzuna atmış, hava kaç derece olursa olsun ısıtıcısı olmayan banyoya gene atletiyle girmiş, elini yüzünü yıkayıp saçlarına limon sürmüştü.
39 Faruk Güçlü – Ketenpere (Şiir)
40 İnsancıl’a Mektup
41 Bize Gelenler
42 Sadık Erol Er – Ozan Telli Şiirinin Felsefi Temelleri
Ozan Telli şiiri, toplumsal gerçekçi şiir geleneğinde önemli bir yerde konumlanır. Hayatta deneyimlediği çelişkileri şiirlerine taşıyarak, emekçilerin sorunlarını, emek-sermaye çelişkisini, emekçi sınıfın doğayla olan ilişkisini ve yaşamsal kaygılarını pastoral bir üslupla harmanlayan Telli, özgün ve ayrıksı bir poetikaya sahiptir.
44 A. Didem Uslu– 2017 Sonbahar ve 2018 Kış Oyunlarından Seçmeler (3)
Arthur Miller’in Bedel (Price) oyununu Dokuz Eylül Üniversitesindeki Amerikan tiyatrosu derslerinde kimbilir kaç kez okutmuş ve inceletmişimdir. Bu gösteriyi de beğendim. Sahnede çok iyi çizilmiş, tanımlanmış ve çatışmaları çok iyi hesaplanmış dört karakter vardır. İki kardeşle birinin karısı ve eskici. Eskiler arasında kocaman bir aile hikayesi ortaya dökülür. Oyuncu ve yazar adayları, Millerin ünlü oyunlarını mutlaka incelemeli ve onlardan örnek almalıdırlar. Ancak yazarın son oyunlarıysa berbattır. Bunları da zaten kimse ortaya çıkarmaz.
47 Recep Çitikbel– Baha Çıtakoğlu’nda Gerçekçi Şiir Gözlemde; Geçmişten Geleceğe Bakış (3)
Yazar, anne nesnesiyle ateş kavramının koşutluğunu gösterir. İnsani duyarlılık, sevgi yoğunluğu, içsel etken olarak, kadınlarda başattır. Erkeklerin büyük çoğunluğu, bu içsel sevginin erdemine, kendini yontarak ulaşamamış olsa da kendini yontan, duyarlılığıyla, kendini yontmuş erdemli erkeklerde vardır. Erkeklerdeki saldırganlığın altında yatan güç göstergesinin çoğunda korku başattır. Kadın öyle değildir.
53 Taner Demir– Kimyon Kokusu (Öykü)
Önce tunç havandan çınlamayla gümleme karışımı sesler yükseldi. Ardından, içinde dövülen kimyonun insanı kendine çeken o güzel kokusu sardı köyü. Belli ki Kör Hacı’nın eve dönme zamanı gelmişti. Nasıl yapar bilinmez, kocası gibi doğuştan kör olan Fatma Bacı, her akşam Kör Hacı’nın eve dönüşünü dakikası dakikasına sezerdi. O gelmeden hemen önce çiğköftelik kimyonunu döver, hazır ederdi. Yine öyle oldu. Havana vuran son tokmağın sesini, Kör Hacı’nın bahçeye attığı adımın sesi izledi.
57 Cengiz Gündoğdu– Yıldız Güncesi
3 Nisan Salı
Hep sorulur bana, “Bütün bu olup bitenlerden sonra nasıl oluyor da yitirmiyorsunuz umudunuzu” diye.
Gerçekten de umut kırıcı durumlar var… İhanet… kalleşlik olağan duruma geldi…
Nasıl olur bu. geleneksel değerler, gün gelir yaşamı karşılamaz. Yeni değerler gerekir. Gündelik bilinçte tıkalı kalan… genellikle küçük burjuva… ihanetin… inkarın temsilcisi olur.
Ağzı kapalı şişedeki sinek gibi çırpınır durur. Bunun ayırdında değildir. Öbür küçük burjuva da bu iç karıştırıcı durumu kavrayamaz. Bundan ötürü ihanet temsilcilerine yaptırım uygulanmaz.