1 Berrin Taş – Barışa Çağrı (Şiir)
2 Recep Çitikbel – Berrin Taş Şiirlerinde “Akşam Yalnızlığı”ndan İzlenimler – I
“Akşam Yalnızlığı” şiirleri; insana, doğaya açılan pencereden bilincin ışığı, yürekten duyumsamayla damıtılarak insana sunulmuş. İnsana sunulan şiirler de, insanın insanlaşma sürecine ekilen tohumlardır. Her bir tümcesi, nesnelerin işlevi, felsefi derinlik, insanı yerine çivileyen, sorular sorduran, kendini sorgulamasını sağlarken insana tutulan bir ayna işlevi görmektedir. Öyle ki bireysel yazılan, kendine özgü olan şiirlerde de tekilde kalmaz, tekilde görünen şiir, başka insanların kendinden parçalar bulmasını sağlar.
9 Bünyamin Durali – Nazım’a Mektup (Şiir)
10 Betül Çotuksöken – Ben Kimim? / İnsan-Dünya-Bilgi Arasında “Ben”
Ben insan olarak dünya ile bilgi arasındayım; ben ile ben olmayan arasındayım. “Arada olmak” benim insan olarak içinde bulunduğum durumu en doğal, en iyi biçimde yansıtan bir anlatım. Son yıllarda bu izleği, felsefece, felsefeci olarak kurduğum tüm bağlantılarımda, varolana uzanışımda, varolana dokunuşumda daha iyi bir biçimde gördüğümü fark ediyorum. Dünya-bilgi ilişkisini, dünya-bilgi olmayan ilişkisini felsefe bilgisinin kuşatıcılığında daha temel bir biçimde görüyorum.
14 Mehmet Kamil Tenekeci – İstop / Ve / Şimdi Sen / Göç (Şiirler)
15 Berrin Taş – Hep Yolda
27 Temmuz 2015
Oktay Akbal bu umursamazlığı hak etmiyor. Sağlık sorunları varken her zamankinden daha çok özen göstermek gerekmez mi. O güzel yazıları, öyküleri, romanlarıyla yaşamınızı güzelleştirmedi mi Oktay Akbal. Size hiç katkısı olmadı mı. O kadar kolay mı. Değerli bir yazara insani bir özen gösterememeyi nasıl yorumlayacağımı bilemiyorum.
18 İnci Derinde – Güneş Batarken Kentten Yansıyan Renklere Dair (Şiir)
20 Neriman Çelik – Gerçekçiliğe Katkı: Adnan Özyalçıner
Öykülerinin kişileri, İstanbul’un kenar mahallelerinin insanlarıdır. Onların yalnızlıklarını, bunalışlarını, çaresizliklerini, hiçleşmeye itilişlerini, alçak gönüllü dünyalarını, yaşam güçlüklerini acılığıyla, gülünçlüğüyle, kara mizahıyla anlatır. Gözleri Bağlı Adam ve Yağma’da, bu hiçleşmenin, yabancılaşmanın kaynağını da gösterir. Öykülerinde sınıfsal ayrımlar çoğunlukla üretim ilişkileri üzerinden değil, tüketim ilişkileri üzerinden gösterilir. Bir kentin çarşısını, pazarını, parkını, alanlarını, hatta gökyüzünü, toprağını simgeleştirerek anlatır. Bununla sınıf çelişkisini apaçık sergiler.
24 M. Güner Demiray – Anımsamalar (Şiir)
25 Nurşen Aydoğan – Romanda Estetik Değerlendirme: Miras
Romanın asıl karakteri Asım, bir yıl öncesine, babası Şevki Bey’in hastalığına kadar, İstanbul’da Fransız Okuluna gitmiştir. Babası hastalanınca Sarayköy’e dönmüş, 15 gün önce de babası ölmüştür. Şevki Bey, ölmeden önce oğluna İstanbul’a gidip halasından değirmeni istemesini öğütlemiştir. Asım hep ortalarda yaşayan bir karakterdir, hiçbir konuda birinci olamamıştır. Güven verecek özellikleri olsa da, bunu sonuna kadar götürebileceği kuşkuludur. Mücadeleci değildir, kararsızdır, herkesin etkisinde kalır.
35 Mustafa Göksoy – Beklerken (Şiir)
36 B. Sadık Albayrak – Osman Çutsay’ın “Öfke” Radyasyonu
Osman Çutsay’ın “Öfke” ışınımı da diyebiliriz. İlk kitaplarından birine de ad yaptığı kendi kavramıyla söylersek, toplumsal eşitsizliklere öfkeyle yoğrulmuş “entelektüel şiddetin” ortaya çıkardığı parlak ışıkta bütün ilişkileri, alçaklığı ve çürümüşlüğüyle röntgeni çekilmiş kültür oligarşisini suçüstü yakalayan ve gösteren bir kitap var karşımızda. Devrimci öfkesini ve entelektüel şiddetini okuruna da geçiren bir kitap bu.
39 Zeynep Alpaslan – Ne Kadar (Şiir)
40 Coşkun Özdemir – Eğitimde Devrim: Köy Enstitüleri
Yıl 1939, Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı olmuştur. Hakkı Tonguç’la birlikte köy enstitülerinin kuruluşuna öncülük ederler, İsmet İnönü onları desteklemektedir. Sevgili Başaran’ın deyimi ile bir değil bin gül açmaktadır Anadolu’da. 21 köy enstitüsü kurulmuştur. Toplumun özlemini çektiği insanı, özgür bireyi yetiştirecektir bu okullar, orada öğrencilik ile işçilik birleştirilmiştir. Üreten, halk kaynaklarına açılan topraktan, doğadan öğrenilen bir okul yaratılmıştır.
42 H. Senday Özdamar – Sığınacak Bir Liman (Şiir)
43 Lütfiye Aydın – Bir Gece Yarısı Mektubu
Çok şakırtılı bir yağmur sesiyle uyanıp bir daha da uyku tutmayınca, uzun süre karanlığı dinledikten sonra birden kalkıp, yazmaya karar verdim. Mavi şapkalı küçük başucu lambama el yordamıyla uzanırken, günlerdir orada öylece duran, yanıtını mutlaka büyük bir merakla beklediğin mektuplara çarptı elim. Belki de o güzelim satırların uyandırmıştı beni. Çünkü böyle zamansız uyanmaları nicedir unutmuştum.
49 Arzu Kök – Sustu İpek (Şiir)
50 Yusuf Çotuksöken – İyi Yaşama Üzerine
Gerçekten de çevrenizdekiler sorun bakalım: “Nasıl yaşamak isterdiniz?”, diye. Çoğu, belki de
tümü, “iyi yaşamak” istediklerini söyleyeceklerdir. Haklıdırlar da bu isteklerinde, bu dünyaya iyi yaşamaktan öte, hangi amaçlar için geldik ki…
Herkes doğrusu iyi yaşamak ister. Ama nasıl, nerde, kimlerle, neleri amaçlayarak, hangi yöntemleri, kuramları kullanarak?…
52 İnsancıl’a Mektup
53 Ercan Akcan – Şans Meleği (Öykü)
O sabah yeni birliği ile birlikte Çöl Dağı’na gitmek üzere içtimada beklerken almış olduğu haber ona saniyeler içinde, yaşadıklarını bir kez daha düşünme ve hayatta neyin iyi neyin kötü olduğunun, ancak zaman içinde ortaya çıkacağını öğrenme fırsatı veriyordu.
57 Özden Yurdal – Fehim Yurdal ile Karşılaşma Üzerine (Söyleşi)
60 Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi
3 Ağustos Pazartesi
Ben kemiriciyimdir. Herkesi kemiririm. Ama en çok kendimi…
Şimdi soru şu. Bu işin sorumlusu kim. Yönetim Kurulu’nda “Gündoğdu emek gecesi yapılacak kişi” değildir diyen mi, ya da beni orda savunmayan Hakkı Zariç’le Başkan Mustafa Köz mü… Hayır,
hiçbiri sorumlu değil. Bu işin sorumlusu benim.
Durup dururken kendimi, kendime karşı küçük düşürdüm.