Aralık 2014 sayımız… İnsancıl 25 Yaşında

1          Berrin Taş – Ermenek (Şiir)2014_12_insancil
 
2          Deniz Saraç – İnsancıl’ın 25. Yıl Panel Konuşması
Sermaye, sanatı, insanı hem sisteme uyumlayacak, hem gerçekliği örtecek bir alan hem de bir yatırım alanı olarak, pazar olarak görmeye başlamıştı. Ticari dürtülerinin ötesinde insanın entelektüel gelişimine bir saldırıydı bu. Cengiz Gündoğdu, bu saldırıyı çok önceden görüp daha 1984 yılında sanatta “star sistemini” Varlık dergisinde tartışmaya başlamıştı. 
 
5          Ömer Naci Soykan – Sanat ve Yaşam
Sanat ile yaşam arasındaki ilişkiyi birbirine bağlı olarak iki tarzda görüyorum. Birincisini sanat yaşamın bir yansısıdır biçiminde dile getiriyorum. Bundan şunu anlıyorum. Örneğin, çok eski zamanlardan kalan mimari eserlere baktığımızda, onları kullanan insanların orada nasıl yaşadıklarını anlıyoruz. Demek ki onların yaşamı orada yansımıştır. Bu, günümüzdeki bir mimari yapı için de söz konusudur. Acaba burada “yansıtma” sözü yerinde midir? 
 
10       Öner Yağcı – Darbeler ve Devrimler Tarihi
Elimizdeki kitabın “1960 sonrasında dünyamızda yaşanan “karmaşık ve kanlı siyasi çalkantının belli başlı örneklerinden bir özet sunmayı” amaçladığını söyleyen Muharrem Kılıç, yapıtında 55 ülkenin yakın dönemdeki siyasal geçmişini aktarıyor. 
 
14       Berrin Taş – Hep Yolda
17 Ekim 2014
Yeniden başlasan dedim kendi kendime yeniden başlasan 25 yılı göze alabilir misin. Evet, dedim kendime. Evet, alabilirdim. Başka bir yaşam bilmiyorum artık. Unuttum bütün bildiklerimi. Yeniden doğurdum kendimi. Ben, İnsancıl’ı yaşatmak için çabalarken, İnsancıl beni doğurdu. Kavganın içinde yaşamayı öğrendim. Direncin kıyısında soluk almayı sevdim. 
 
17       Mehmet Aslan – “Teleme” – Kültür Etkileşimi Örneği
Bu önemli yapıtın 5. bölümün son dizelerini (900-905. dizeler) okurken, Homeros’un verdiği bir örnek dikkatimi çekti. Şaşırdım, heyecanlandım bu dizeleri okurken. Size önce bu dizelerden, dizelerde verilen örnekten söz edeceğim. Ardından, bu dizelerde beni şaşırtan, heyecanlandıran ne, onu anlatacağım. 
 
18       Meryem Fehime Oruç – Hasan Hüseyin Korkmazgil
Korkmazgil ailesi 1929’da söğüt yaprağını yiyecek kadar aç kalmışlardır. Hasan Hüseyin, 1933’de üç yıllık olan Kurultay İlkokuluna başlar. Şükrü baba, hizmetli olarak bu okulda çalışır. Oğluna okuma yazmayı öğretir. Daha sonra 5 yıllık Cumhuriyet İlkokuluna verilir. 
 
22       Baha Çıtakoğlu – Gezinti / Şair, Çevirmen İncelikli İnsan: Anıl Meriçelli
Bu köşenin adını, Berrin Taş hocamız buldu. Halk dilinde “gezenti” sözcüğüyle karıştırılır, ‘zamanını gezmekle geçiren biri’nin notları sanılır diye, ilkin bu başlık altında yazmaktan ürktüm. Adım, gezenti Baha’ya çıkar mı, bak sen olacağa. Bu olumsuz çağrışım, bana çocukluğumdan kaldı. Bahriye halam, özellikle kış aylarında, bütün bir gününü komşu komşu gezerek geçirirdi. Adı “gezenti”ye çıkmıştı. 
 
24       Aylin Yıldız – M. Güner Demiray’ın “Beni Dağlarda Ara” Şiir Kitabına İlişkin Çözümleme
Anadolu’nun kızları kilim dokur “Kilimler” adlı şiirde. Şair, kızların aşklarını, özlemlerini, yaşamı algılayışlarını kilim nesnesi üzerinden şiirleştirir. Yürekleri aşka duran kızlar doğayı, duygularının dili olan kilime dönüştürürler: “Sedef ipliklerin damarında / Toprağın özü / Hangi boya hangi ottan / Hangi özlem hangi gurbeti anlatır / Sorar dal yapraktan”. 
 
 
26       B. Sadık Albayrak – Hamdi Koç’un “Çıplak ve Yalnız” kitabı üzerine bir inceleme – 4 / İnsanı Temize Çekmek 2
Küçük burjuvanın bütün arzularında, tutku ve duyarlıklarında bu taklidi, rekabeti, bunun oluşturduğu kıskançlık ve hasedi görebiliriz. Çünkü küçük burjuva, işçi sınıfı ile burjuva arasındaki ara konumundan dolayı sürekli yukarıya tırmanmaya, aşağıya düşme korkusundan kurtulmaya çabalar. Onun toplumsal arzularının dolayımlayıcı öznesi, hep yerine geçmeyi kurduğu modeli, kapitalist toplumun yöneten sınıfıdır, burjuvazidir. Bütün arzularının babası onlardır. 
 
32       Perşembe Şiir Kümesi kızıl-kırmızı sözcüğünün çağrışımlarıyla şiir çalışması / Meryem Fehime Oruç-Güldane Bulut-Gülüzar Özev-Mürşide Uysal-İlkay Soykal (Şiirler)
 
34       Sevinç Kapıkıran – “Feminizm ve Aristotelesçi Feminizm Üzerine” Okurken-4 / Gözyaşlarını Düşüncelere Dönüştürmek
Hirshman’ın ifade ettiği gibi, Aristoteles her şeyin ötesinde, retorikte duyguların, örneğin kızgınlık, korku ve acıma, son derece ayrıntılı ve ince bir çözümünü sunarak, duyguların bazı tür inançlara veya yargılara bağlı olduğunu gösterir. Aristoteles bir insanın duruma uygun tutkuları, duygulanımlar olmadan iyi düşünemeyeceğini belirtir. 
 
37       Recep Çitikbel – Madenci Konuşması (Şiir)
 
38       Ali Haydar Albayrak – Kış Uykusu ya da “Othello Otelin” Neresinden?
Yol ile Kış Uykusu’nu karşılaştırmak birkaç şeyi göz önüne almayı gerektirir. Bu ‘birkaç şey’ de bakarsınız karşılaştırma yerine kendi kulvarlarına dönük eleştirinin ön planda tutulması gerekliliğini vurgular. Kısacası nefes boşa tüketilmiş, eksenden uzaklaşılmış olur. O birkaç şeyin en başında; Güney’in sineması eksiği gediğiyle devrimci bir sinemaydı, o özü barındırıyordu. 
 
40       Ebru Gonca Barut – İnsanca (Karikatür)
 
41       İbrahim İspir – Zaman Anlamsız (Şiir)
 
42       Hasan Akarsu – Çok Yönlü Sanatçı: Süreyya Eryaşar
Ozan, yazar Süreyya Eryaşar 1939 Çorum Mecitözü doğumlu olup öğretmenlik, yöneticilik yapar. Şiir, öykü, deneme türlerinde, resim ve müzik dallarında ürünler verir. Damla, Kiraz, Ozan Ağacı, Kıyı, Çağdaş Türk Dili, İnsancıl ve Varlık dergileriyle, Varlık yıllıklarında, yerel gazetelerde, Cumhuriyet’te yayınlanır ürünleri. Bir süre, Edirne’de Damla dergisi yöneticiliği yapar.
 
44       Mehmet Aydın – Dünyanın Durumu (Şiir)
 
45       Sezi Reyhan – Bir Zamanlar Ben de Çocuktum (Öykü)
Çocukluğumun ilk anıları cumbalı ahşap bir evin penceresinde başlar. Pencereden dışarıyı görebilmek için annemin ayağımın altına koyduğu sandığın üzerine çıkar, iskeleye yaklaşan vapurları izlerdim. Akşam, güneş kızıl bir top gibi karşı kıyılara konduğunda, babamın o vapurlardan inip iki katlı, kırmızı ahşap evimizin kapısını çalmasını beklerdim.
 
47       Tahir Şilkan – Yasak Kitaplar (Öykü)
E-5 Karayolu’nun Adana girişindeki Et-Balık binasının önündeydik. Maliye olarak; yük ve yolcu taşımacılığı yapanlara, burada, vergi denetimi yapıyoruz. Otoyolların daha yapılmadığı zamanlar olduğu için geceleri seyrekleşen trafik, bizim denetime başladığımız öğle saatlerinde yoğunlaşmış olurdu. Portakal çiçeği kokusunun yavaş yavaş etkisini yitirdiği, renk renk güllerin açtığı mayıs ayının son günlerindeydik.
 
50       Hüseyin Yılmaz – Postacı Sokağı (Şiir)
 
52       Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi
8 Ekim Çarşamba
Şunu söylemeliyim. Sayısal… düzmece özneden doğru özneye geçiş çok acılıdır. Ayrıca birçok sıkıntıyı, dışlanmayı, yalnızlığı göze almak demektir. Bir doğru özneye, yüz düzmece özne düşer. Bunlar yazın dünyasında kaynaşır dururlar. Ben otuz yıl önce ödül ödül… başyapıt başyapıt diye kaynaşan düzmece öznelere Sanatta Star Sistemi yazısıyla kaynar su dökünce bunların haykırışları göklere kadar çıktı…