Baha Çıktakoğlu –Yeni Gökler Bekler Seni (Şiir)
“Yeni Gökler Bekler Seni” bir ilk kitap. Baha Çıtakoğlu’nun ilk kitabı damıtılmış şiirlerden oluşuyor. Yaşamdan şiir süzmek zaman alıyor. Uzun yıllar boyunca şiir yazmayı sürdüren Baha Çıtakoğlu şairlik yolunda yürümeye karar verse de kitabı yayımlansın diye acele etmedi. Şiirleri sanki zamanın içinde sınavdan geçti. Zamanın içinde birikti sözcükler.
Baha Çıtakoğlu sözcükleri biriktirdikçe damla damla oluşturdu şiirini. Ölçe biçe sözcükleri, dizeleri koklaya koklaya, yanlış yapmaktan korka korka ördü şiirlerini.”
Korkut Köseoğlu – Karganın Yolu (Deneme-Eleştiri)
‘Bu yapıtta okuyacağınız ‘Edebiyat ve İnsan’ adlı yazısının bir yerinde şöyle der, Korkut Köseoğlu. ‘Burjuvazi, bireyi koruma yalanıyla insanı iyice insansızlaştırdı’. Doğru bir saptamadır bu. Ama ben bu saptamayı değil de, bu doğruyu görebilmeyi önemsiyorum.
Korkut Köseoğlu doğruyu görebilen gerçekçi bir yazardır.
Böyle dönemlerde gerçekçiliğe, ekmek kadar, su kadar, gereksinmemiz var. Korkut Köseoğlu, bu yapıtıyla gerçekçiliği gösteriyor. Gerçekçiliğin elini tutuyor, bir anlamda sizin, insanın elini tutuyor. Yalnız değilsiniz. Ben varım, biz varız.
Mustafa Tabak – Dünyayı Deviren Kentler (Deneme-Eleştiri)
Çok gezen mi bilir çok okuyan mı? Ne yalnızca çok gezen ne de yalnızca çok okuyan bilir. Bilmek için çok gezmenin yanında çok da okumak gerekir. Çünkü gezmek bir uygulamaysa okumak onun kavramıdır. Uygulama, deneme yanılmayla değil de önceki deneme yanılmaların, deneyimlerin sonucu olan kuramla gerçekleşirse daha başarılı olur. Örneğin, bir yeri gezmek sözkonusu olduğunda yalnızca o yere ilişkin yazılanları okumak o yeri tanımayı sağlamaz. Aynı biçimde o yere ilişkin hiçbir şey okumadan o yeri gezmek bakan kör gözlerle dolanmaktır.
Bir kenti gezmekse en zorudur. Çünkü kentler iktisat, kültür, sanat, … gibi birçok olgunun iç içe geçtiği karmaşık yerlerdir. Bu yüzden bir kenti iyi bilebilmek o kenti farklı olgular açısından birçok sefer gezmeyi gerektirir. Buna koşut olarak o kente ilişkin çok okumayı da.
Elinizde tuttuğunuz kitap, kentleri Devrim Tarihi(leri) açısından tanıtan gezi yazılarından oluşmakta. Bu yönüyle alışagelmiş gezi kitaplarının ötesindedir. Ayrıca kentlere ilişkin simgeleri vermekle yetinmez, şiirsel diliyle devrimci imgeler de yaratmayı amaçlar.
Neşe Baştürk – Kızılcık Ağacı (Deneme-Eleştiri)
“Neşe Baştürk hem yazılarında, hem söyleşilerinde temel insani sorunları da irdeliyor. Şu sorusu son derece önemli. “… neye güleriz, neden güleriz.” Bu soru insanın kültür birikiminin notudur. Neşe Baştürk yanlış gülündüğünü düşünüyor.
Yanlış gülüş, yabancılaşmayı akla getirir. Yabancılaşan insanın, gülmemesi gerekenlere gülmesi bundan haz alması, sanatın dönüştürücü gücünü akla getirir.
Neşe Baştürk’ün yazılarında insan var. Yazar, yaşadığı toplumdan koparmadan anlamlı sorular soruyor insana.
İnsani değerlerin yerle bir edildiği böyle bir dönemde insana sesleniştir bu yazılar. Kendine gel. Gülmemen gerekene gülme… Yabancılaşmanı kır.
Şunu bilmeliyiz. İnsana sesleniş tarihsel süreçte karşılıksız kalmamıştır.”
Cengiz Gündoğdu