Ocak 2015 sayımız… İnsancıl 25 Yaşında

1          Sıtkı Salih Gör – Dokuzuncu Senfoniyi Dinlerken (Şiir)

 2015_01_insancil
2          Mehmet Aydın – Hüzünler Şairi Berin Taş
Şair Berrin Taş’ın İnsancıl dergisi yayınları arasında Akşam Yalnızlığı adlı yeni bir şiir kitabı daha çıktı. Kitabın bütünü, 2011-2012 yıllarında üretilen ürünleri içeriyor. Ayrıca yapıt, 1- İlk Sözcükle Başlamalı, 2- Özlemin Kıyısında, 3- Cumhuriyet Kızı, 4- Şiire Övgü ve 5- Gün Işığı olmak üzere beş bölüme ayrılmıştır.
 
4          İbrahim Tığ – Dokunma (Şiir)
 
5          Gülay Yeşilipek – 33. Uluslararası TÜYAP Kitap Fuarı’ndaydık / “Dur Bacım… Ben Taşıyayım”
Geçtiğimiz 8 Kasım’da açılan 33. Uluslararası TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nın bizim için önemi bu yıl her zamankinden daha büyüktü. İnsancıl’ın fuarda bir standının olmasının çok ötesindeydi bu önem. Bu yıl İnsancıl’ın 25. yılıydı. Bir ekip çalışması yaparak 25. yıl anısına “Kuşatmaya Karşı 25 Yıl” kitabını hazırlamıştık ve fuarda bir de panelimiz olacaktı. Heyecan büyüktü. Kitabı basacak Ezgi Matbaası’na dosyayı iki gün geç göndermiş olmamıza karşın ‘fuara yetiştirmek için elimizden geleni yapacağız’ sözünü almıştık.
 
10       Peyman Babil – Meyaser (Şiir)
 
11       B. Sadık Albayrak – Milimetrik Mücadelede 25 Yıl
Şimdi, Cengiz Gündoğdu’nun neden “milimetrik mücadele” dediğini daha iyi anlıyorum. Bir edebiyat mücadelesinde, kültür savaşımında, hayatın içinde bir felsefe kavgasında 25 yıl ayakta kalmanın, direnmenin temel yöntemi anlamına geliyor. Kafada yenilgiyi hiçbir zaman kabul etmemek ve milim milim mücadele ederek başkalarını da bu yenilgiden uzak tutmak demek oluyor. Milimetrik mücadelede hiçbir zaman kesin başarı yok, hep savaşım içinde, tarih bilinciyle bugünü kavramak ve geleceğe yürüyüş var. Çok uzaklardan geldiğinin bilinciyle hep çok uzaklara, insanlığın bütün sömürü ve yabancılaşmaları yeneceği çok uzaklara yürüyüşünü sürdüren bir uzak yolcunun yürüyüş yöntemi o.
 
13       Çetin Veysal – Yaşam Tarzı Olarak Demokrasi ve Kentin Özerkliği Üzerine
Bu başlıkta bir konunun kitlelerce anlaşılmasına kimi engeller söz konusudur. Kültür endüstrisi ve dogmatik eğitimin yarattığı sonuç olarak bu durum, insanların anlama gücünün ve eleştiri yetisinin budanmış olmasıdır ve asıl sorunu bu konulaştırma oluşturmaktadır. Özgürce karar verme gücüne sahip olmayan bireyler ve kitlelerin anlama yetisinin eksikliğine dayanan bu sorun, elbette anlaşılamaz olarak kalır. Kitlelerin özgürlükle karar verme yetilerinin gelişmesinin olanaklarının olmadığı koşullardan beslenen bu sorun, her geçen gün yayılarak varlığını güçlendirmektedir.
 
18       Adnan Öztel – Kısa Şiirler – 2 (Şiir)
 
19       Berrin Taş – Hep Yolda
                1 Aralık 2014
Bugün Yeni Şafak gazetesinde Yasin Aktay yazmış.
Fıtrat sözcüğü hiç kullanılmadan yazılmış bir yazı. Yani şu “kadın ile erkek fıtraten eşit değildir.” sözü hiç anımsatılmıyor. Yalnızca kadınla erkeğin eşitsizliği fikrine itiraz edenlere, bu fikre katılmayanlara yanıt veriliyor. Yasin Aktay kendisine eşitsizliği “pozitif ayrımcılık” kavramıyla değiştirme görevi vermiş.
 
24       Asım Gönen – Gecenin Sağnağı (Şiir)
 
26       Mürvet Yılmaz – “Feminizm ve Aristotelesçi Feminizm Üzerine” Okurken-5
Felsefe deyince merak, soru sormak, doğurtmak, açığa çıkartmak akla gelir. Öyle olduğuna inanır, felsefenin kapağını daha açmadan bu ön kabul ile hareket edilir. Yapraklar bu ön kabul ile çevrilir. Oysa içine daldıkça kadının adının olmadığını görürsünüz. O zaman önünüzde iki yol vardır. Ya verili olanı kabul etmek ve felsefe yapıyor, bilgiyi seviyormuş gibi davranmak, ya da neden nasıl diye sormak… Felsefenin kendisine sormak…
 
30       Süleyman Berç Hacil – Yeni Bir Hayat Başlar (Şiir)
 
31       Ahmet Arslan – Berlin’de Yargıçlar Var!
Türk edebiyatına ölümsüz eserler kazandıran ve de ulusal kurtuluş hareketlerinde övgüye değer tavırlar koyup, eşi A. Adnan Adıvar’ın ölümünden sonraysa son günlerini köşesinde huzursuz, evhamlı biçimde geçiren, herkesin yakından uzaktan tanıdığı H. Edip Adıvar. DP’nin dikta yönetiminden, hışmından öylesine korkar ki; kapısına dek gelip, kendisini ziyaret etmek isteyen Hindistan’ın efsane lideri, kurtuluş mimarı Nehru’yu, evet yanlış anlamadınız Nehru’yu, kendisinin çok hasta olduğu gerekçesiyle görüşme önerisini geri çevirir.
 
33       Haydar Ali Albayrak – Kış Uykusu ya da “Othello Otelin” Neresinden? – II
‘Aydına’ girişin ardından tekrar Filme dönebilirim. Kış Uykusu çatışmalarla yüklü ancak başkarakteriyle aynı kaderi paylaşarak arada kalıyor, tedirgin yaklaşıyor. Çalkantıdan yoksun sıkıntıyı, bulantıdan yoksun bir bunaltıyı anlatıyor. Bir aydının gündelik hayatta yaşadığı çatışmalardan yola çıkarak birçok konuya değiniyor. Aydın Bey’in çalışma odasını göz önüne getirelim. Duvarlarda tablolar kitap dağlarının ardında gözüken bilgisayar -Film otuz yıl evvel çekilseydi bir daktilo eşlik ederdi masaya- ve koltuk.
 
37       Hasan Akarsu – “Mevsimler”le Yakın Tarihimiz
Gün Zileli, 1946 Ankara doğumlu olup sol dergilerde ve örgütlerde çalışır. Hapis yatar, TÖS, Dev-Genç ve TİİKP davalarından yargılanır. 12 Eylül’den sonra TİKP davasından aranır, on yıl kaçak olarak yaşar. “Mevsimler” adlı romanı, siyasal yazıları, öyküleri, gezi notları ve çevirileri olan yazarın yeni yapıtıdır.
 
39       Baha Çıtakoğlu – Kemal Bekir’in “Piyango” Adlı Öyküsünün İrdelenmesi
Öykünün başkarakteri İsmail, yoksul bir Anadolu ailesinin üç çocuğundan biridir. Sıkça, okuldan kaçıp sinemalarda, kahvelerde zaman geçirir, bilardo, kağıt oyunları oynar. Kafasına göre arkadaş bulamadığı ya da parasız olduğu günlerde kenti sokak sokak gezer. Akşama okuldan gelir gibi eve gelir. Kırlarda, sokaklarda boş boş
gezdiği zamanları düş kurarak geçirir İsmail.
 
42       Kaan Turhan – Kaan Abi Kırtasiye ve Gelişim Süreci / Bir Toplumsal Görev ve Ödev Çizgisi
Balıkesir Edremit’e yerleşeli bir yıl oldu. Yaşam deneyimim, yazarlığım, kitaplarım ve tüm varlığımla kendimi çocuklara ve gençlere adayalı, tam bir yıl! Bu bir yıl acemiliklerle, esnaflığı anlamak ve tanımakla geçti. Ve elbette insanları! Çocuklar bir esnaf için, çok önemli sağaltım (tedavi) aracıdır. Ödevlerinde yardımcı olmak, gereksinimlerini salt satıcı çerçevesinde değil bir abi gibi, arkadaş gibi karşılamak.
 
45       Basında ve Kutlamalarla 25. Yıl
 
49       Bize Gelenler
 
50       Nusret Karaca – Kadıköy Söyleşilerinden -Anılardaki Söyleşiler- Perşembeleri Seviyorum
Perşembe sabahlarını çok seviyorum. Önce küçük kızımı öperek başlıyorum güne, sonra eşime gülümsüyorum. Alelacele giyinip ayakta bir şeyler atıştırdıktan sonra yüreğimde her birine ayrı yerler ayırdığım öğrencilerimle geçiriyorum günün beş ya da altı saatini… Sonra Kadıköy Seyhan Kitapevi’ne gidiyorum koşar adımlarla…
 
52       Recep Çitikbel – Hücre ve Kelebek
Sabahın erkeni, hücre suskundu: “Güneşi yok bu hücrenin, hücrede yaşam devam ediyor, durdurak bilmeden.” Kelebek baktı, sekiz metre yüksek olan havalandırma duvarı; duvardan iki metre kadar aşağı sarkan Güneş, ta hücrenin içine yansıyordu ışığı. Baktı, gülümsedi, birden kendini, çayırlarda, kırlarda, dağbaşlarında, ormanlarda, suların şırıltısında; esen rüzgarın tınısında buldu.
 
54       Emre Gülbaş – Haydarpaşa Garı (Şiir)
 
55       Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi
            17 Kasım

Bu yazıyı yazarken bir kültür emekçisiyle telefonla konuştum. İnsancıl Kuşatmaya Karşı 25. Yıl kitabını almış. Şöyle dedi, “İnsancıl’ın 25 yıl yayınını sürdürmesi insana güven veriyor. İstersek yapabilirmişiz.” Birçok şeyi yapabilirdik. Disiplinli… milimetrik bir savaşımla toplumsal devrimi gerçekleştirebilirdik… Küçükburjuvanın öznel çıkarları aşılamadı bir türlü. Çok söyledim, çok anlattım, dinletemedim bir türlü.