İnsancıl’ın Kasım 2013 sayısı… İnsancıl 24 Yaşında…

1             Mürşide Uysal – Benim Aşkım İnsancıl (Şiir)2013_11_insancil

 

2             İNSANCIL 24 YAŞINDA

Çeyrek Asırdır İnsancıl Yolunda – B. Sadık Albayrak

Cengiz Gündoğdu, gökyüzü mavisi kapağında, alev renkli, kaba harflerle “İNSAN İÇİN!” yazan İnsancıl’ın ilk sayısında, dergiyi çıkaranlar için, “Onlar yolarkadaşıdır” diye yazmıştı. 1990 yılının sonbaharıydı. Yolarkadaşları, yirmi üç yıldır, İnsancıl’ı çıkarmayı, tarihin ve toplumun engebeli, sarp yollarında, kendi yollarını açmaya çalışarak yürüyüşünü sürdürüyor. Çeyrek asra yaklaşan bu yürüyüşte, büyük dönemeçlerde, fırtınalı havalarda, sisle kaplı yokuşlarda, ilk sayısında açıkladığı “uzak yolcu” menzilinden, sabır ve direncinden ödün vermeden her ay okurla buluşan bir büyük İnsancıl adımı atılıyor.

İnsancıl’ın Bana Katkısı – Mehmet Aslan

Atölyedeki seminerlerle birlikte; kendime, dışımdaki var olana, yaşama daha gerçekçi bir yöntemle yaklaşmayı, kavramayı öğrendim.

İnatla, Aşkla…  Neşe Baştürk

24 yaşında İnsancıl. 24 yıldır mücadele ediyor, özgür, eşit sömürüsüz bir toplum için. Felsefeyle, şiirle, sözle… Aydınlık gelecek umuduyla, insana sorumluluk bilinciyle, inatla, aşkla…

İnsancıl – Neriman Çelik

Aydınlanmacı felsefesiyle, karanlığı yırtma mücadelesi veren Berrin Taş- Cengiz Gündoğdu, İnsancıl okurları ve katılımcılarının 24. yılını kutluyorum.

İnsancıl: Yirmi Dört Yaşım  Baha Çıtakoğlu

İnsancıl, bir değerler okuludur. (…) İnsancıl’la büyüyorum. Aynı yaşta duyumsuyorum kendimi. Taydaşım. Çağdaşım. Hoş geldin İnsancıl: Yirmi dört Yaşım.

İnsancıl Dergisi 24 Yaşında – Cem Çomunoğlu

İnsancıl dergisi 24 yıldır (…) insanlığın ortak özlemlerini içeren gerçekçi sanatın taşıyıcısı olmuştur.

İnsancıl 24 Yaşına Giriyor – Özgüç Güven

İnsancıl bir akademidir. İnsancıl edebi yaratıcılığı bir ayrıcalık olarak değil, donanım ve yoğunlaştırılmış çaba olarak gördüğünden okurlarıyla atölye çalışmaları aracılığıyla doğrudan bağ kurar. (…) Böylelikle edebiyat ve sanat putlarına karşı yaratıcılığı savunur.

24 Yıl Sönmeyen Ateşe Saygıyla – Mehmet Karakelle

Işığıyla önümüzü aydınlatan, sıcağıyla yüreğimizi ısıtan ateşi yirmi dört yıl diri tutanların sabrına ve istencine selam olsun!

Daha Nice Yıllara İnsancıl – Selda Tekin Karakoç

İnsanı temel alan, insanın gelişmesini her şeyin üzerinde tutan, okuyan, tartışan, yazılar yazan, sürekli üreten bir sistem oluşturuyor İnsancıl.

Meslek Aşkı – Hüray Kılıç

Meslek aşkıydı İnsancıl dergisi. Bu aşk pek çok arzunun önüne geçmişti. Emek, hep emek isteyen, aynı yüksek tempoda ve aynı bitmez istekle, sabırla yapılması gereken bir işti dergi çıkarmak. Tüm olanaksızlıklara karşın ödün vermeksizin ilkeli bir yol izledi.

İnsancıl Dergisi – Korkut Köseoğlu

Bu ülkede 24 yıl aralıksız, hiçbir sermaye grubuna dayanmadan kültür dergisi çıkarmak mucize gibi bir şey. Bu mucizeyi olanaklı kılan, dergiyi çıkaran ve bugünlere getiren Cengiz Gündoğdu ve Berrin Taş’ın inancıdır.

Felsefeyle, Şiirle Nice Yıllara – Deniz Saraç

Oğluma yaşıt… bebekliğini, ergenliğini yaşadım. Nice fırtınalar atlattı. Nice boranlar gördü. Yitirmedi kendini at izinin it izine karıştığı yıllarda, şaşırmadı yolunu.

İnsancıl Dergisi 24 Yaşında – Hüseyin Şahin

Dergiciliğimizde bu kadar ilkeli ve uzun erimli koşan dergi sayısının bu kadar az olduğu bir kültürel ortamda aydınlanma adına iyi i varsıl İnsancıl…

İnsancıl: İnsani Birikime Katkı Yapan Tablet – Mustafa Tabak

İnsancıl dergisi, alınterinin damladığı sağlam harcıyla, daha uzun yıllar insani birikime yeni tabletler hediye edecektir.

***  Alper Yavuz

Bu birikim İnsancıl’ın daha nice 23 yılları geride bırakabilmesi için güvencesi. İnsancıl dergisinin başarıları yanında bence başaramadığı bir konu var. O da dergide tartışmanın eksikliği.

***  Gülay Yeşilipek

Bu yıl 24. yayım yılına girecek olan İnsancıl dergisinin de 900’lü sayılarına erişmesini diliyorum.

İnsancıl Dergisinin 24. Yaşı Kutlu Olsun – Şermin Yılmaz

Dergiyle birlikte, İnsancıl Atölyesi’ni de tanıdık… Felsefe ve edebiyat çalışmalarının yaşamı anlamlandırmamızda, geçmiş-gelecek bağlantısını kurmamızda büyük katkısı oldu.

 

15           Ebru Gonca Barut – İnsanca (Karikatür)

 

16           Adnan Öztel – Kıpkızıl Karanfiller (Şiir)

 

17           Öner Yağcı – Günümüzün Yazarı

Edebiyat alanındaki tartışmalardan edebiyat adına tiksiniyorum. Toplumsallığı bırakın insaniliğin bile kırıntısının olmadığı konulara hapsedilen bir edebiyatla baş başa bırakılmak isteniyoruz.

Bu koşullarda şu söylenmeli: Durmak, kalıplaşmak, değişime kapalı olmak toplumcu gerçekçi yöntemi kendilerine kılavuz belleyenlerin düşüncelerine aykırıdır.

 

22           Recep Çitikbel – Geleceğe Yürüyenler (Şiir)

 

23           Berrin Taş – Hep Yolda

21 Eylül 2013

Kişisel olarak ben kadınların başlarını örtmelerinden rahatsızlık duymuyorum. Topuklu ayakkabı giyenlerden nasıl rahatsız olmuyorsam örtünenler için de olumsuz bir yargı taşımıyorum. Sorun örtü aracılığıyla oluşturulan dilin topluma dayatılmasında. Örtü kadın bedeni üzerinde güç kullanıldığını gösteriyor bizlere. Çoğunlukla örtünen kadınlar da bu durumu bireysel seçimleri olarak görmek eğilimindeler.

 

26           Rana Ulaş – Merdan Yanardağ’dan “Türkiye Neden Feda Edildi”

Gazeteci-yazar Merdan Yanardağ 13 Eylül 2013’den itibaren Ergenekon davasından tutuklu bulunuyor. Tutuklanmadan hemen önce bitirdiği “Türkiye Neden Feda Edildi” adlı kitabı Ekim ayının başında çıktı.

Ülkemizde yaşanan hukuksuzluğu, adaletsizliği ve vasatın nasıl değerli duruma geldiğini anlamak istiyorsanız yanıt; “Türkiye Neden Feda Edildi” kitabında.

 

29           Bedriye Korkankorkmaz – Nasıl Anlatsam (Şiir)

 

30           Gülsüm Cengiz – Ben Kimim

12 Temmuz 1949’da, Orta Toroslarda, yeşilin binbir rengiyle kaplanmış dağların arasındaki Sütçüler’de, gezici bir sokak sütçüsünün en küçük çocuğu olarak doğdum. İlçedekilerin erkekleri, yüzlerce yıl önceden ekmek parası için İstanbul’a gidip süt satmayı meslek edindikleri için bu ad verilmişti. Benim ailemin de yaşamı İstanbul-Sütçüler arasındaki gidiş gelişlerle sürüyordu. İlkokula 5 yaşımdayken Sütçüler’de başladım.

 

34           Ertuğrul Tiryaki – Aynı Can Aynı Kader / Ölen Söylesin (Şiir)

 

35           Mehmet Aslan – Gerçekçiliğe Katkı: Nurullah Ataç

N. Ataç’ın kitaplarını okuduğumuzda, onun, yazını, yazın sorunlarını kendine dert edindiğini görüyoruz. Türkçeyi yetkin bir biçimde kullandığı yazılarında bu sorunlara ilişkin bakış açısını okuruz. Şimdi bu sorunlara ilişkin Ataç’ın bakışını görelim. Ataç’ı birçok yönden tanımanın en uygun, en güzel yolu bu olsa gerek.

 

44           İsmet Alıcı – Gezi Direnişçilerinden Bir Cevap (Şiir)

 

45           Aylin Yıldız – Eastbourne Kentine İlişkin İzlenimlerim-2

İngilizce’de “to go shopping” olan alışverişe gitmek; kitap okumak, tiyatroya gitmek, şiir yazmak gibi etkinliklerle birlikte anılıyor. “Bugün kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Canım da sıkılıyor. Alışverişe gideyim de moralim düzelsin.” diyen birçok kişiyle karşılaşıyorum. Okuldaysa öğretmenlerce birkaç derste konu başlığı olarak “go shopping” seçildi ve işlendi. Öğretmenlerle birlikte çoğunluk iyi anlamlar yükledi alışverişe. Ünlü mağazalardan, markalardan büyük bir zevkle söz edildi. Kimileri alışverişlerini hangi mağazalardan yaptıklarını, hangi markaları seçtiklerini anlattılar. Üzerlerinde taşıdıkları markalardan övgüyle söz ettiler.

 

48           Cafer Yıldırım – Herkesten Biri (Şiir)

 

49           Mürüvvet Yılmaz – Filikada Kum Torbası (Öykü)

Haliçten Tuzla’ya taşınalı daha bir iki ay geçmişti. Geçerken geride binlerce işçiyi işsiz bırakmıştı. İşçilerden gelen tepkiyi azaltmak için tersane müdürü Mehmet Bey gözüne kestirdiği işçilere

taşeronlaşırlarsa yeni taşınılan yerde iş vereceklerini el altından söylüyordu. Söylemekle de kalmıyor taşeronlaşma için ön ayak oluyordu.

Tersane geride birkaç taşeron firma ve binlerce işsiz bırakarak ucuz işçi sayısının kalabalık olduğu Tuzla’ya taşındı.

 

53           Hasan Çapik – İş Molasında Düşünen Bir İşçi (Şiir)

 

54           Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi

23 Eylül Pazartesi

Biliyorsunuz, Merdan Yanardağ tutuklandı. Hemen kelepçelediler Yanardağ’ı. Bir yazara kelepçe takmanın önemi bilinmiyor Türkiye’de.

Türkiye’de devrimci aydın demokrasi, insan hakları, düşünce özgürlüğü için savaşım verir. Sömürüye karşıdır.

Bu savaşımı kendi için vermez. Halk için verir. Sonra iki polis gelir, kelepçe takar devrimci aydına, alır götürür.

Halk, proletarya hiçbirinin kılı kıpırdamaz.

Oysa bir yazara kelepçe takılması son derece önemli bir olaydır.