İnsancıl’ın Temmuz 2014 sayısı çıktı…

1             Berrin Taş – İnsan Özlemek (Şiir)2014_07_insancil
 
2             Cengiz Gündoğdu – İslam Felsefesine Bir Bakış
Bugün İslam toplumları, karanlık bir çukurda mezhep savaşlarıyla kendi kendini yıkıma uğratıyor. Oysa 9-13. yüzyıla bakıldıkta varsıl bir felsefe-bilim birikimi görürüz. Işıltılı bir dönemdir bu dönem. Bağnazlığın üstünü örttüğü bu ışıltıyı yeniden harekete geçirebilir miyiz. İslam uygarlığını islamcılardan kurtarabilir miyiz.
Din Teorisi/Pratiği, Dünü Bugünü adlı sempozyumda sunduğum bildiriyi (13 Nisan 2013) İnsancıl’da
yayımlıyorum.
 
6             Umut Engin Deniz – Bu Sabah Değerli Sözler Ektim (Şiir)
 
7             Ömer Naci Soykan – Felsefe Tarihi Üstüne
Özgürlük, sorumluluk, bazen de bedel ister. Özgürlüğün eksik olduğu toplumlarda bedel kimi zaman ağırdır. Felsefe tarihi bu bedeli Sokrates’ten beri ödeye gelmiştir. Sokrates, özgürlük ve ahlâk kahramanı olarak belleklerde yerini almıştır. Bugün gelişmiş ülkelerde kimse, düşüncelerinden dolayı öldürülmüyor veya ceza görmüyorsa, bunda o ülkelerin özgürlük kahramanlarının payı vardır. Kurulu düzene, yerleşmiş inançlara yapılan eleştiriler, düzenin bekçilerinin hışmına uğrar. Ama bu eleştiriler toplumların gelişimine, insanın yaşam koşullarının iyileşmesine hizmet eder.
 
10           Rahime Henden – Parıldayan Ay (Şiir)
 
11           Ahmet Say – Ben Kimim? -2
Almanya’daki insan ilişkileriyle Türkiye’deki insan ilişkilerinin farklılığını, 1960 yılının Ocak ayında İstanbul’a döner dönmez daha ilk gün anlamıştım: Almanya’da bilet parasını verdiğiniz tramvay biletçisi, size hemen teşekkür eder. Bileti uzatan biletçiye siz de teşekkür edersiniz. Otomatik olarak söylenen bu “Dankı şön – Bite şön” muhabbetine ve öteki nezaketli söz kalıplarına öyle alışmıştım ki, İstanbul’daki arkadaşlarım sosyete numarası yaptığımı sanmışlardı.
 
14           Hasan Çapik – Ama Sorun Yoktur (Şiir)
 
15           Mustafa Özmen – Şiir Kavgadır
İkinci Yeni… Edebiyat dünyamızın en tartışmalı konularından biri. Belki de en tartışmalı olanı. İkinci Yeni getirdikleriyle, götürdükleriyle…
İkinci Yeni savunanlarıyla, eleştirenleriyle… Bitmeyen bir tartışmadır. Bu tartışmaya, İkinci Yeni’nin hem şiir anlamında, hem düşünsel anlamda önemli şairlerinden İlhan Berk ile başlayacağız. İlhan Berk şiire toplumcu çizgiden başlar. Daha sonra İkinci Yeni’ye kayar. İlhan Berk’in şiirini irdelemeye, toplumcu döneminden başlayacağız. İstanbul yapıtı da, şairin 1947’de yayınlanan toplumcu döneminin ürünüdür.
 
20           Levent Yurtseven – Gerçekçiliğe Katkı: Sinemada Gerçekçilik
19. yüzyılın ilk yarısında fotoğrafın bulunması, var olan gerçekliği sabitledi. Böylelikle gerçeklik aslına uygun olarak fotoğraf makinesi sayesinde ortaya konabiliyordu. Bu da yarım yüzyıl sonra sinemaya giden yolu açmış, geriye bu sabit fotoğrafların hareket etmesini sağlamak kalmıştı. Aynı yüzyılın sonlarında bu da gerçekleşti. Artık insanlar için yeni bir sanat ortaya çıkmıştı. Bunu farklı ihtiyaçları için kullanacaktı. Eğlence, propaganda, gerçeğin gösterimi, hatta boş zaman değerlendirmesi olacaktı.
 
25           Süleyman Berç Hacil – Dirsek (Şiir)
 
26           B. Sadık Albayrak – Kanlı Topraklar’da El Koyarak Birikim Süreci
Orhan Kemal’in Kanlı Topraklar romanı, Türkiye’de yirminci yüzyılın ilk yarısında gerçekleşen ilk ya da ilkel birikim sürecinin Adana-Çukurova özgülünde sermayenin elde edilmesinde nasıl etken olduğunun imgeleriyle doludur. Daha romanın adından başlayarak ilk ya da ilkel birikim denen sürecin temel niteliği, “kanlı” olduğu, ortaya konmaktadır. Bu incelemede, Marx’ın,  Kapital, Sekizinci Kısım’da “sırrını” ortaya koyduğu, kapitalist üretim ilişkilerinin ilk ortaya çıktığı ve yerleştiği dönemde gerçekleşen ve Türkçeye “ilk” ya da “ilkel birikim” olarak çevrilen sürecin, Türkiye tarihinin belli mekân ve zaman kesitlerinde, Orhan Kemal’in romanındaki olaylar ve imgeler aracılığıyla nasıl ortaya konduğunu araştırmak amaçlanmaktadır.
 
33           Nusret Karaca – Anılardaki Söyleşiler: Perşembeleri Seviyorum
Nusret Karaca’nın Şükran Kurdakul’la yaptığı kısa bir söyleşi.
 
35           Aziz Kemal Hızıroğlu – “Barış Ekmeği” ve Büyümeyi Unutmuş Güneyli Çocuk Mustafa Emre
Özgeçmişine göz attığımızda Mustafa Emre’nin başta edebiyat olmak üzere pek çok alanda emek harcamış çok yönlü bir sanatçı olduğunu görüyoruz. 1956 yılında Adana’da doğan Mustafa Emre’nin çocukluğu Ceyhan’da geçti. Okula Adana’da başladı. Okul dışında tanıdığı ilk kitap ‘Sürmeli Bey’ oldu. (Yozgat yöresinden Sürmeli Bey ile Senem kızın umutsuz aşk hikâyesini anlatan kitap.) Berber, terzi çıraklığı yaparak okudu. Film sevgisi nedeniyle sinemada çalıştı.
 
38           Ersan Pekin – Oyun Bitti
Kapitalizmin öğretisi bu: Birisini öldürmek, parasını gasp etmek için bir tuşa, bir emre, bir lafa, bir söze gerek varken neden çalışıp zaman kaybetsin ki 3-5 kuruş için insan. Mal gibi satacaksın herkesi, kullanacaksın hoyratça. İşini görüp bitirince kaldırıp atacak, yenisiyle değiştireceksin. Vahşisin, vahşi olacak, kalacaksın.
 
39           Rasim Demirtaş – Yaz Merdiveni (Şiir)
               
40           Ahmet Arslan – Dergiler
Bu yazımda dergilerden söz etmek istiyorum; çoğu yazar, şair ve düşün adamına rehber olup, üretilen ürünlerinin olgunlaşması için bir bakıma “mutfak” işlevini gerçekleştiren edebiyat dergilerinden. Her yıl yayınla ilgili sayıları sürekli değişen edebiyat dergileri ekonomik bir takım sıkıntılar içinde yayınlarını sürdürürken bazı finans gruplarına dayanmayanların ömrü kısa oluyor maalesef. Bu da çağdaş olup-olmama sorunuyla direk ilintilidir düpedüz. Çağdaş bir toplumda yazın dergileri yayınını üretken, hem de bağımsız biçimde sürdürürken, çağ-dışındakindeyse bu olumluluğu, bu üretkenliği görmek mümkün değildir.
 
43           M. Utku Şentürk – Yakışıklar (Şiir)
 
44           Arzu Aydemir – Türkiye’de Edebiyat Toplulukları
Doç. Dr. Öztürk Emiroğlu’nun 2011 yılında Akçağ Yayınları’ndan çıkardığı bu eseri, Türk edebiyatındaki pek çok şair ve romancılarımızın Batı’dan etkilenmiş oldukları akımlar ışığında yol aldıklarını gösteriyor bize. Fakat bu akımlar bizim ülkemizde gerek toplumsal siyasal ve sosyal olaylar yüzünden gerekse siyasal akımların süreli yayınların güçlü olmaması durumundan topluluk olarak kalmış akım seviyesine çıkamamıştır.
 
45           Hasan Akarsu – “Yalnız Seni Arıyorum”
Mektuplar bugüne değin insan yaşamında önemli bir yer tutar. İletişimin kolaylaştığı, geliştiği günümüzde artık önemini yitirse de mektuplardaki sıcaklığı, içtenliği unutamayız. Ünlü ozanımız Orhan Veli’nin sevdiği kadın Nahit Hanım’a 1947-1950 yılları arasında yazdığı mektuplarda, onun sevisini, içtenliğini duyumsuyoruz.
 
46           Cumali Karataş – Ya Sen (Şiir)
 
47           Şahver Karasüleymanoğlu – Aydınlığa Koşan Bir Kimlik: Yazınımızın Ulu Çınarı Mehmet Aydın ile Söyleşi – II
Haziran sayımızda ilki yayınlanan Mehmet Aydın söyleşisinin ikinci bölümü.
 
50           Ebru Gonca Barut – İnsanca (Karikatür)
 
51           Aylin Yıldız – Renkleri Taşıyan Çocuk (Şiir)
 
52           Nail Uyar – Sessizliğin Çığlığı (Öykü)
Mimarlık ofisinde yapı ressamı olarak çalışıyordu. İşten yeni geldiği için yorgun ve terliydi.
Yorgunluğunu atabilmek için banyo yapması gerektiğine inanıyordu. Bu düşünceyle banyoya girdi. Yıkanıp çıktı. Giyinirken kapının zili çaldı. Yarı giyinik olduğu için kapıyı babası açtı: Karşısında iki sivil polis. Ne istediklerini sorduğunda, komiser yardımcısı olan: “Siyasi şubedeniz. İfadesine başvuracağız.” dedi. Korku içinde oğlunun yanına koştu, polislerin siyasi şubeye götürmek için geldiklerini söyledi. O anda oğlunu da korku, heyecan ve telaş sardı…
 
55           Hızır İrfan Önder – Ölmesin Çocuklar (Şiir)
 
56           Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi
                6 Mayıs Salı
İyi ama özne bilgiyi nasıl derliyor. Şöyle, Kant’a göre anlıkta kategoriler var. Algısız kategoriler boş, kategorisiz algılar kördür.
Burdan şöyle bir çıkarım yapıyorum. Marquez’i övenlerin zihninde star sistemi kategorisi yok.
Bundan dolayı olgunun gerçekliğini göremiyorlar.
Büyük bir yazar değildir Marquez. En büyük roman yazarı da değildir.
Peki nedir Marquez. Büyük bir meta üreticisidir. Çok para kazanmıştır. Yayıncılarına da para kazandırmıştır. Marks’ın deyişiyle üretken emekçidir.